Türk yönetmenler genişletilmiş sinemanın gücünü ortaya çıkarmak için birleşiyor
Akbank Sanat’ın son sergisi “Prizma Expanded: Poetics of Perception”, Türk sinemasının üç farklı kuşağından üç seçkin yönetmen ve sinema profesyonelini, yönetmen ve sinema profesyonellerinin ortak yapımcılığını üstlendiği mekâna özgü ve deneyime dayalı sinema eserlerini sergiliyor.
Aynı zamanda, sanatçı ve küratör Lara Kamhi tarafından “tamamen genişletilmiş sinema” kavramını keşfetmek için kurulan bağımsız sanat girişimi Prizma’nın ilk projesidir. Prizma Expanded, bu konsepte uygun olarak, sosyal medya, sürükleyici deneyim sunma teknolojileri ve etkileşimli hikaye anlatımı gibi iletişim ağlarının önerdiği yeni düşünce biçimlerinin farkındalığıyla genişletilmiş sinema sanatı biçimlerini araştırıyor. 11 Mayıs’ta başlayacak sergi 29 Temmuz’a kadar devam edecek.
Küratör Lara Kamhi, iletişim ağlarının sinema deneyimi üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor: “Sosyal medyanın eğitici boyutu, sağladığı komutlar, hatırlatmalar ve uyarılar aklımızı en ufak bir boşluktan uzak tutarken, sinema deneyimine yaklaşımımız temelden etkilenmeye devam ediyor.” Tüm bu bilgi kaosunun ortasında, nihai bir aşkınlık hali arıyoruz. Yorgun, şaşkın ve yorgun zihinlerimize huzur vermek için uzman bir ortam aramaya devam ediyoruz.”
“Genişletilmiş Sinema”
1960’lı yıllarda Batı dünyasında televizyonun evlerde yaygınlaşması ve dijital kameraların üretilmeye başlanmasıyla sinema deneyimi seyirciler arasında popüler hale geldi.
Bu süreçlere yanıt olarak bir yandan video sanatı ortaya çıkarken diğer yandan sanatçı Stan van der Beek “genişletilmiş sinema” terimini ilk kez “The Inner Connection of Culture” adlı manifestosunda kullanmıştır. Van der Beek yaptığı açıklamada teknolojinin kontrolden çıkan tehlikeli yönlerine dikkat çekerken acilen küresel bir dil yaratılması gerektiğini vurguladı.
Bunun da ancak küresel bir deneyimle sağlanabileceğini savunarak sinema deneyimini alternatif ve radikal yaklaşımlarla genişleterek etkileşimli bir boyut kazandırmayı önerdi. Bu nedenle, bilim, sanat ve teknolojiyi merkeze alan ve ayrıntılı sinematik deneyimler olarak tasarlanan “genişletilmiş sinema” akımı ortaya çıktı ve “Sinema genişledikçe bilinç de genişler mi?” Filmleri sergi veya kamusal alanlara konumlandırarak sıfırdan yeniden yapılandıran bu çalışmalar, gözlemcilere aktif roller vererek onları hikaye ve anlatının yaratılmasına dahil ediyor. Televizyon veya sinemanın sunduğu tek yönlü anlatıların aksine, sinema deneyimine yeni boyutlar getiriyorlar.
Galeri çerçevesi
Lara Kamhi, serginin kavramsal çerçevesinin merkezindeki soruyu özetledi.
Steven Spielberg, sanal gerçekliğin izleyicileri hikaye anlatıcılarından uzaklaştıracağını ve onlara kendi seçimlerini yapmaları için çok fazla özgürlük vereceğini belirtmiş olsa da, Morton Heilig’in “geleceğin sineması görsel bir sanat değil, bir bilinç sanatı olacak” öngörüsü gerçek dışıdır. Bugün sinema, on dokuzuncu yüzyılın sonları ile yirminci yüzyılın başlarındaki deneysel çılgınlığa o kadar aşık ki, sonunda çok geç kalmış olabilecek bir soruyu sorabiliriz: “Ya ‘hikaye anlatımı’ ile ‘hikaye hayatı’ arasındaki fark ortadan kaybolmamış ama hiç var olmamış mıydı?” “
Sergi salıdan cumartesiye ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.