AB Komiseri: Türkiye, Avrupa Birliği’ne katılım başvurusunu yeniden canlandırmak için demokratik reformlar gerçekleştirmeli
İSTANBUL – Avrupa Birliği’nin Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Oliver Varhelyi Çarşamba günü Ankara’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’nin on yıllardır duraklayan bloğa katılım hedefini yeniden canlandırmak için demokratik reformları uygulaması gerektiğini söyledi.
Varheli, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya katılımına yeşil ışık yakılması karşılığında ülkesinin durmuş olan Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılmasını önermesinin ardından Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve diğer üst düzey yetkililerle görüşmek üzere Türkiye’nin başkentine gitti. zirvenin kenar kısımları. Temmuz ayında NATO zirvesi.
Görüşmenin ardından Fidan’la birlikte konuşan Varhelyi, Ankara ile Brüksel arasındaki üyelik müzakerelerinin 2018’den bu yana çıkmaza girdiğini kaydetti.
Gazetecilere verdiği demeçte, “Yeniden seferberlik için Avrupa Konseyi tarafından belirlenen ve ele alınması gereken çok açık kriterler var. Bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile bağlantılıdır” dedi.
Ayrıca, Ankara’nın bu kaygıları gidermeye yönelik zorlayıcı bir yol haritasının, Ankara ile ilişkileri sıfırlamak isteyen liderler arasında Türkiye’nin üyeliğine ilişkin tartışmayı ateşleyebileceğini de sözlerine ekledi.
Avrupa Komisyonu 2018’de Türkiye’nin blokla tam üyelik müzakerelerinin ülkenin zayıf insan hakları sicili, hukukun üstünlüğü ilkesinin aşınması ve Ankara ile AB üyesi ülkeler Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki gerginlikler nedeniyle durduğunu açıklamıştı.
Buna karşılık Fidan, hükümetinin blokla ilişkilerin gidişatını tersine çevirme çabalarını yoğunlaştırdığını söyleyerek hükümetinin, Türkiye’nin 2015’te başlayan Avrupa Birliği’ne üyelik müzakerelerinin durdurulması konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etti.
“Jeopolitik kaygılar nedeniyle genişleme politikasının Avrupa Birliği’nin gündemine döndüğü bir dönemde, Türkiye’yi bu sürecin dışında bırakmak büyük bir stratejik hata olur.” dedi.
Fidan, iki tarafın Ankara ile Brüksel arasındaki ilişkileri yeniden canlandırma çabaları kapsamında atılabilecek kısa ve orta vadeli adımlara ilişkin bir çerçeve üzerinde anlaşmaya vardığını da sözlerine ekledi.
Türkiye’nin, Avrupa Birliği’nden ayrı bir organ olan ancak Avrupa’nın en yüksek insan hakları mahkemesi olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne katılmayı reddetmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma konusunda bocalayan çabalarını yeniden canlandırmaya yönelik her türlü girişimin önündeki en önemli engellerden biri olarak ortaya çıktı. .
Bunlardan en öne çıkanı, birçok uluslararası denetim kuruluşunun geniş çapta “siyasi amaçlı” olarak eleştirdiği suçlamalar nedeniyle 2017’den bu yana parmaklıklar ardında olan ünlü Türk hayırsever ve iş adamı Osman Kavala’nın davasıdır.
Geçtiğimiz yıl bir Türk mahkemesi, hükümeti devirmeye teşebbüs etmek ve 2013 yılında ülke çapındaki hükümet karşıtı protestolara katılmak suçundan Kavala’yı şartlı tahliyesiz ömür boyu hapis cezasına çarptırmıştı.
Avrupa Birliği ve ABD defalarca Türkiye’ye Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulundu ve ABD Dışişleri Bakanlığı Kavala’ya yönelik suçlamaları “aldatıcı” olarak nitelendirdi.
Türk yetkililerin Kavala’yı serbest bırakmaması, Avrupa Konseyi’nin geçen yıl Ankara’ya karşı ihlal davası açmasına neden oldu ve ülke şu anda Avrupa’nın en yüksek insan hakları kurumundan üyeliğinin askıya alınması, hatta iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya.
Bu hafta başında Kavala, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE) tarafından 2023 Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülü’ne aday gösterildi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından kurulan bağımsız bir komite, Kavala’nın karşı karşıya olduğu “tartışmalı tedbirlerin” “onu susturmayı ve diğer insan hakları savunucularının cesaretini kırmayı amaçladığını” söyledi.
Komite, kazananı 8 Ekim’de üç aday arasından seçecek.