AMF’de film yapımını dönüştürecek bir araç olarak yapay zekanın potansiyeli
Yapay zekanın film yapımını dönüştürecek bir araç olarak potansiyeli 21. Arap Medya Forumu’nda tartışıldı
Yapay zeka, film yapımında büyük fırsatlar sunsa da sektörde yaratıcıların yerini yapay zekanın alması uzun zaman alacak.
21. Arap Medya Forumu’nun ikinci gününde konuşan katılımcılar, yapay zekanın (AI) film endüstrisinde sunduğu yeni olanakları araştırdı.
“Yapay Zeka: Sinemanın Yeni Sınırı” başlıklı oturumda, film yapımında devrim yaratabilecek bir araç olarak yapay zekanın potansiyeli tartışıldı. Moderatörlüğünü TV sunucusu Younes Seif’in üstlendiği oturuma BC Productions’ın kurucusu ve yönetici ortağı Barbaros Setamachi; Sparkhouse Başkanı ve Kurucusu Karina Miller; Ve ünlü Türk oyuncu Nesrin Javadzadeh.
Miller, yapay zekanın üretimde olağanüstü fırsatlar sunmasına rağmen, sektörde aktörlerin ve yaratıcıların yerini yapay zekanın almasının muhtemelen uzun zaman alacağını vurguladı. “Bu çok tehlikeli bir yol ve oyuncular kavga edecek. Onlara yapay zekanın onları daha genç ve güzel gösterebileceğini söylemediğiniz sürece bunda bir sakınca görmeyebilirler.”
Ayrıca çeşitli sektörlerde yapay zekaya karşı ciddi bir direnç olduğunu kaydetti. Yapay zeka tarafından oluşturulan karakterlerin genellikle gözlerinde gerçekçi ifadelerden yoksun olduğunu ve arka plandaki aktörlerin değiştirilme konusunda endişeleri olsa da yapay zekanın bu tür rolleri uygulamasının maliyetinin oldukça yüksek olduğunu söyledi.
Barbaros Çitmacı, izleyicinin yapay zekanın yarattığı oyuncu ve karakterleri kabul etme isteğinin belirleyici bir faktör olduğunu vurguladı. Ayrıca tüm sistemin hazır olmasının, yapay zekanın tüm sektörü otomatize edip etmeyeceğini belirlemede rol oynadığını belirtti. “İnsanların yerine yapay zeka aktörlerinin getirilip getirilmeyeceği kararı, sektöre dahil olan kişilerin hoşgörüsüne ve kabulüne bağlıdır.”
Citmacı ayrıca fikri mülkiyet hakları gibi karmaşık bir konuya da değinerek, yapay zekanın film endüstrisine entegre edilmesinin hukuki ve etik boyutlarının kapsamlı bir şekilde araştırılması gerektiğini vurguladı.
Türk oyuncu Nesrin Javadzade, Türk dizilerinin stereotipleri kırma, kültürler arasında köprü kurma ve algıları şekillendirme konusundaki küresel etkisini ele aldı. “Türk dizileri canlı, gerçek, ham ve inanılmaz derecede bağdaştırıcı” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aşk, dram ve tarihi trajedilerle ilgili hikayeler paylaşıyoruz ve beni şaşırtan şey, Türk kültürüne bu kadar derinden kök salmış bu hikayelerin sınırları aşarak insanlara ulaşmasıdır. dünyanın her yerindeki izleyiciler.” dünya”.
“Bu muazzam sektörün bir parçası olmak, kültürel bir olguya katkıda bulunduğunuzu ve izleyicilerle gerçek insani bağlantılar kurduğunuzu hissettiriyor.”
150 ülkede yayınlanan Türk programlarının küresel ilgi odağı oldu. Kavadzad, popülerliklerini, dünyanın her yerindeki insanları birleştiren, kullandıkları ortak anlatım diline bağladı.