Türkiye, Ayasofya’nın Vatikan’a satıldığı iddiasını yalanladı
Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanlığı, İstanbul’un kültürel ve dini simgesi olan Ayasofya’nın Vatikan’a “satılması” da dahil olmak üzere sosyal medyada yayılan bir dizi sahte haber ve dezenformasyonu açığa çıkardı.
Müdürlük, salı günü yayınladığı haftalık dezenformasyon bülteninde, Vatikan’la Ayasofya’ya ilişkin 38 milyar dolarlık anlaşma yapıldığı yönündeki iddiaları yalanlayarak, böyle bir konunun “imkansız” olduğunu vurguladı.
Bültende, “Ayasofya Ulu Cami’nin satıldığı, restorasyonunun 50 yıl süreceği ve bu süre zarfında kapalı olacağı yönündeki asılsız haberlere itibar etmeyiniz” denildi.
Türk yetkililer, 2020 yılında mahkeme kararıyla müzeden camiye dönüştürülen asırlık Ayasofya’nın uzun vadeli restorasyonuna geçtiğimiz günlerde başladı. İlk etabı Ocak 2024’te, ikinci etabı ise tamamlanacak. Üç yıl içinde cami bu süre zarfında ziyaretçi ve ibadete açık olacak.
Yabancı karşıtı gösteri
Müdürlük, Türkiye’de yabancılara karşı gösteri düzenlendiği iddialarını da yalanladı.
Müdürlük, “Bu iddiayı yaymak için kullanılan görüntüler, maçla ilgili slogan atan bir futbol takımı taraftarına ait olup, ırkçı bir söylem içermemektedir.”
Irkçı saldırı
İstanbul’da bir grup Türk vatandaşının Kuveyt vatandaşına yönelik saldırı iddiası da yalanlandı.
Müdürlük, sosyal medya paylaşımlarında kullanılan görüntülerde gösterilen olayın Beyoğlu ilçesinde üç turist arasında yaşandığını söyledi.
“Bu olay çevredeki vatandaşların müdahalesiyle sona erdi. Hiçbir taraf şikayette bulunmadığı için herhangi bir hukuki ve idari işlem yapılmadı.”
Yabancılar ve mülteciler hakkındaki sahte haberler ve dezenformasyon, son aylarda, aralarında aşırı sağcı mülteci karşıtı Zafer Partisi’nin başkanı Ümit Özdağ’ın da bulunduğu aşırı sağcı politikacıların da etkisiyle artıyor.
Özdağ, Afganistan ve Suriye’den gelen mültecilere ilişkin kamuoyu algısını yanıltmayı amaçlayan “yanlış propaganda”yı sık sık paylaşıyor. Tutumu ve mültecilerin Türkiye’yi “bir an önce terk etmeleri” yönündeki “tavsiyeleri” nedeniyle defalarca eleştirildi.
Türkiye, çoğunluğu geçici koruma altında yaşayan 3,6 milyon Suriyeliden oluşan dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Beşar Esad rejiminin savaş ve zulmünden kaçan 250 kişiden oluşan ilk Suriyeli mülteci grubunun Türkiye’ye gelerek ülkede yeni hayatlarına başlamasının üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçti.