Türkiye’nin Kürt yanlısı muhalif HEDEP kongresi eş başkanları seçiyor ve barış vizyonunu belirliyor

Türkiye’nin Kürt yanlısı muhalefeti, Pazar günü Ankara’da düzenlenen bir konferansta yeni yönünü ve kimliğini Halkın Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) adı altında belirledi. Binlerce kişinin katıldığı etkinlikte yeni liderlerin seçimi ve partinin yürütme organının kurulması gerçekleşti.

Kurultayda HEDEP eşbaşkanlarına Tülay Hatem Oruç ve Tuncer Bakırhan seçildi ve 80 kişilik parti yürütme kurulu oluşturuldu.

Hatemoğlu, HEDEP partisi eşbaşkanı olarak ilk konuşmasında, barışa giden yolun Kürt ve Filistin sorunlarının çözümünden geçtiğini vurguladı. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kuzey ve doğu Suriye’de (Rojava olarak bilinir) “savaş suçları” işlemekle suçladı.

Kürtçe, Türkçe ve Arapça konuşan Hatemoğlu, kapitalist medeniyetin sürmekte olan krizinin küresel sonuçlarına vurgu yaparak, seçilmiş bir grup elit tarafından zenginlik biriktirilmesinin milyarlarca insanı ve çevreyi riske attığını vurguladı. Aşırı sağ, ataerkil ve ırkçı ideolojilere sahip siyasi güçlerin küresel ölçekte artan etkisini vurguladı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki mevcut Türk hükümetinin bu küresel aşırı sağ faşizm eğilimi ile uyum içinde olduğuna dikkat çekti.

HEDEP eşbaşkanı ayrıca vatandaşların karşı karşıya olduğu yüksek hayat pahalılığı ve düşük ücretler gibi ekonomik zorluklara da değindi ve hükümetin insanları kemer sıkmaya çağırmasına verdiği tepkiyi eleştirdi. Ekonomik mücadelelerle mücadele etmek için barışçıl, insani, eşit ve kardeşçe bir arada yaşamayı teşvik eden koşulların yaratılması çağrısında bulundu.

Hatemoğlu, Kürt meselesinin sadece Kürt meselesi olmadığını, Türk’ten Arap’a kadar herkesin meselesi olduğunu vurguladı. Geçim kaynaklarını azaltarak tüm vatandaşları etkileyen askeri harcamalara yönelik bütçe tahsisinin altını çizdi. Kötüleşen ekonomik kriz, kapitalist sisteme ve Kürt halkının temel haklarından mahrum bırakan devam eden savaşa bağlandı.

Eşbaşkan Bakırhan da aynı şeyi yaparak tutuklu siyasetçiler, hasta mahkumlar ve KHK ile görevden alınan kamu görevlileri gibi endişeleri dile getirdi. Ortadoğu’da barış adına Kürt ve Filistin sorunlarının çözülmesinin önemini vurguladı ve Kürtlerin liderliğindeki kuzey ve doğu Suriye’nin özerk statüsünün tanınması çağrısında bulundu.