Gerçekler ve Yanılgılar – Editoryal – Eurasia Review
Son dönemde Gazze’de yaşanan olaylar Türkiye’de ciddi tepkilere yol açtı. Ancak bu süreci dikkatle izlerken birkaç önemli noktayı dikkate almamız gerekiyor.
Filistinliler ile Türkiye arasındaki ilişki tarihsel olarak dostane bir ilişki değildi. 1517 yılından çekildiğimiz 1917 yılına kadar bu bölgeyi biz kontrol ettik ve 400 yıl boyunca yönettik. Vergi olarak topladığımızın çok üzerinde idari ve ekonomik katkı sağladık. Bu bölgenin insanı Türkçeyi öğrenmeye pek sıcak bakmıyordu, kültürel etkimiz de neredeyse yok denecek kadar azdı.
Tarihte alınan bazı destekleyici tedbirlere rağmen Filistinliler hiçbir zaman Türkiye’nin dostu olarak görülmedi. İki halk arasında kültürel, tarihi ve siyasi bağlamda önemli farklılıklar vardır.
Türkiye’nin Filistin’deki olaylar üzerinde önemli bir etki yaratma yeteneği sınırlıdır. Savaş ve barış zamanlarında Türkiye’nin açıklamaları ve tutumlarının uluslararası sahnede pek etkisi olmadı. Uluslararası ilişkilerde etkinliği sağlamanın yolları çok daha karmaşık ve Türkiye’nin bu konuda benimsediği yaklaşım pek ses getirmiyor.
Türkiye’nin iç sorunları dikkate alındığında devletin, vatandaşlarının yeterli beslenmesi ve refahının sağlanması sorumluluğu bulunmaktadır. Dış politikanın gürültüsüne odaklanmak yerine geleneksel tarafsızlık politikamızı sürdürüp iç meselelere odaklanmak daha büyük önem taşıyor.
Gazze’de yaşananların insan haklarına saygıyla ilgili olduğuna şüphe yok. Türkiye’nin bu konudaki rolü ve etkisi sınırlıdır ve uluslararası ilişkiler daha karmaşık gerçekleri ve güç dinamiklerini içermektedir.