Hamas saldırısından alınan dersler
Kim Pil Gyu
Yazar JoongAng Ilbo gazetesinin Washington muhabiridir.
Washington D.C. yakınında yaşayan mahallede çok sayıda gurbetçi var. Geçen hafta çocuğumun sınıf arkadaşlarının velileriyle tanışma fırsatım oldu. Bunlardan biri Pakistan büyükelçiliği çalışanı, diğeri ise Türk hükümetinde görevliydi.
İsrail Hamas’a karşı kapsamlı bir kara savaşına başlarken Ortadoğu’daki çatışmadan bahsetmek doğaldı. Pakistanlı baba İsrail’i Filistinliler üzerindeki baskısından dolayı eleştirirken, Türk baba bunun Türk ekonomisi üzerindeki etkisinden endişe duyuyordu. Ayrıca Türk kamuoyunun ABD’nin iki uçak gemisini Türkiye açıklarında denize indirmesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi.
Tartışma kızıştıkça yumuşattılar ve “Ah, sen Korelisin.” dediler. İkisi de İslam ülkelerinden olduğu için bu konuda farklı bakış açıları duyabildim. Türk baba, Kore ve Türkiye’nin düşmanca komşuları olmasına rağmen Kore’nin Orta Doğu’da sıklıkla yaşanan türden kanlı çatışmalara tanık olmadığını söyledi. Anlaşmazlıkların nasıl yönetildiğini, rekabete dönüştürüldüğünü ve kalkınmanın itici gücü olarak nasıl kullanıldığını kıskandığını söyledi. Ancak “şimdiye kadar” koşulunu ekledi.
Geçen ay Savunma Bakanı Shin Won-sik aniden 19 Eylül’de iki Kore arasında imzalanan askeri anlaşmanın iptal edilmesi fikrini ortaya attı. Hamas saldırısından çıkardığı dersin bu olduğunu söyledi. Pyongyang’daki 2018 Koreler arası zirvede varılan bu anlaşmanın, sınır boyunca Kuzey Kore’yi izleme ve casusluk yapma yeteneğimizi zayıflattığı konusunda ısrar etti.
Farklı yönetimlerin Kuzey Kore konusunda farklı politikaları olması kaçınılmazdır. Ancak Savunma Bakanı’nın bu tartışmayı çatışmayı yönetmek için mi yoksa teşvik etmek için mi gündeme getirdiği şüpheli.
Geçtiğimiz yıl İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, iktidarını genişletmek için aşırı sağcı bir siyasi partiyle koalisyon kurdu. O partinin liderini Milli Güvenlik Bakanı yaptı. Yeni güvenlik bakanı, askerlerle birlikte Doğu Kudüs’teki kutsal İslam mekanını ziyaret ederek Arap dünyasını kışkırtarak ruhunu gösterdi.
Aslında siyasi olarak kuşatma altında olan Netanyahu, en azından savaş bitene kadar Hamas’ın saldırısında teselli buldu. Bu sırada İsrail masum canlar kaybetti. Çok sayıda vatandaşın orduya çağrılmasıyla birlikte, gelişen İsrail ekonomisi ikinci yarıda bir düşüşe tanık oldu.
Umarım Savunma Bakanı’nın öğrendiğini iddia ettiği ders, Netanyahu’nun elde ettiği türden bir atılım değildir. Aksi takdirde Kore Yarımadası’nda şu ana kadar sağlanan barış geçmişte kalabilir.