Türkiye’nin kararının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular, Fethullah Gülen’in örgütünün talepleriyle doldu taştı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye aleyhindeki kararın ardından Fethullah Gülen’in örgütünün üyelerinden gelen başvurularla dolup taşıyor
Son dönemde yaşanan bir gelişmede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Türkiye aleyhine verilen yargı kararının arka planında, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinden bir dizi talep geldi. Başvurulardaki bu artış, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, bir Türk hakimin görevden alınmasını içeren spesifik bir davada Türkiye’yi insan hakları ihlallerinden suçlu bulan kararının doğrudan bir sonucudur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına sığınmak
İhraç edilen hakim, 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından işini kaybeden binlerce kamu çalışanı arasında yer aldı. Türk hükümeti, bu başarısız darbe girişimini sürekli olarak FETÖ örgütüne bağladı. Türkiye, Fethullah Gülen liderliğindeki bu örgütü terör örgütü olarak sınıflandırıyor ve darbe girişimini planlamakla suçlanıyor.
Bir dizi başvuru
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararının ardından ihraç edilen veya hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalan çok sayıda FETÖ’cü, şimdi de mahkemeye başvuruda bulunuyor. Türk yargıcın davasının oluşturduğu emsal ile desteklenen mağduriyetlerinin giderileceğini umuyorlar. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin işleme alması gereken başvuruların sayısında önemli bir artışa yol açarak, Mahkeme’nin kaynakları üzerindeki potansiyel baskıya ilişkin endişeleri artırdı.
Müsadere kavramının yeniden yapılandırılması
Özel mülkiyetin alınmasından dolayı tazminat hakkı, yüzyıllardır modern hukuk sistemlerinin çoğunun temel taşı olmuştur ve uluslararası hukuk, Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü Merkezi’nin kurulmasından önce bile, yabancı yatırımcıların tazminat haklarını uzun süre korumuştur ( ICSID). ). Ancak kamulaştırma kavramı, uluslararası hukukta evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı bulunmayan tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Ancak, telafi edilebilir kamulaştırmaların maddi veya gayri maddi mülk olabileceği artık yerleşmiş bir prensiptir.