Türkiye'nin Kıbrıs'a ilişkin B Planı
Ankara, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs elçisinin misyonunu baltaladı, bu çabaları “altüst etmeye” çalışıyor ve uzun süredir ilki olan iki devletli çözüme yönelik alternatif planı uygulamanın bir yolunu bulmak için sistematik olarak hareket ediyor. seçenek. Bayan María Angela Holguín Cuéllar'ın son on gün içinde yaptığı temaslardan ortaya çıkan gerçekler, yalnızca çabaların ilerlemediğini değil, aynı zamanda Kıbrıs sorununda bir sonraki adımın, özellikle de bir anlaşmaya varılması durumunda, havada kaldığını gösteriyor. ulaşıldı. Görev, Türkiye'nin istediği gibi altı ay sonra çöker.
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs elçisinin yarın Cumhurbaşkanı Christodoulides ve işgal lideri Ersin Tatar ile ayrı görüşmelerle sona erecek olan Kıbrıs gezisi de durumu değiştirmedi. Bu onun ilk ziyaretinde açıkça görüldü ve üst üste üçüncü ziyaretinde de doğrulandı.
İşgal tarafı başından beri görüşmeleri durdurmayı planlamıştı. Ankara elçi atanmasını kabul ettiğinde bile amacı, Genel Sekreter'in görev tanımı ve içeriğinde bir değişiklik başlatmak için görüşlerdeki durgunluğu ve boşluğu teyit etmekti.
Bu bağlamda işgalci taraf, Bayan Holguín'in sözleşmesinin 5 Temmuz'da yenilenmemesi ve “hiçbir şey yapılamayacağını” kabul etmesi için baskı yapıyor. Çabaları yenilemek ve misyonu sürdürmek Genel Sekreter'in elinde olsa da Bayan Holguin'in raporunda yazdıkları da önemli. Yani, bir çıkış yolu bulma ihtimalinin olduğuna mı yoksa ihtimalinin olmadığına mı inanıyor.
Bolivya'nın uluslararası organizasyon elçisi son on gününü tüm ana aktörler ve uluslararası aktörlerle toplantılar yaparak geçirdi. Asıl gezi, Ankara'ya yapılan gezi ve diplomatik davranan ancak alışılagelmiş çizgiyi aşan ve iyimserliğe yer bırakmayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la yapılan görüşmeydi. Ne de olsa bu, işgal altındaki topraklarda duyacağınız şeylerin habercisiydi. İşgalin lideri Ersin Tatar ile görüştüğünde Tatar, herhangi bir muğlaklığa yer vermeden, tanınmadan Cumhurbaşkanı Christodoulides ile aynı masaya oturmayacağını açıkça ifade etti.
İşgal tarafı, “Zaman daralıyor ve bu konular onlarca yıldır tartışılıyor, diğer konulara geçildiğinde görüşlerde yakınlaşma ihtimali yok” diyor. Türk tarafının kamuoyu önünde öne sürdüğü yöntem, iki devlet senaryosunun masaya yatırılmasıdır. Aynı zamanda yeni bir çıkmaza girdikten sonra yeni çıkmazları pekiştirmeye ve sürdürmeye çalışacağı da açıktır. Karadaki ve denizdeki bu yeni gerçeklikler, Bayan Holguin'in misyonunun sona ermesiyle birlikte dayatılacak ve işgal altındaki topraklarda devam eden istila ve işgalin ellinci yıldönümünü kutlamak için planlanan kutlamalarla bağlantılı olabilir.
Aynı zamanda Ankara'nın sahte devleti geliştirme çabalarına da odaklandığı açık. Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri yaşanan sıkıntıların farkında ancak sistemli ve sistemli bir şekilde tanınmanın önünü açtıkları da açık.