Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’den önemli açıklamalar
Önceki gün Sinan Burhan’ın davetine cevap verdik ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Anadolu Yayıncılar Birliği’nin Ankara Hamamönü’ndeki merkezinde görüştük.
Bir grup gazeteci ona güncel konular hakkında sorular sordu.
Örneğin 6/8 Ekim soruşturması hakkında bir soru sordum.
Devam eden davalarda görüş belirtmeme ilkesine bağlılık gösteren Bakan Gül, “Savcılar nasıl çalıştı, hep birlikte görelim” demekten memnundu.
Bakan Gül’ün güncel konularla ilgili açıklamalarının yanı sıra, “hukuk” ve nasıl bir “yargı” sorusuna da cevap veren değerlendirmelerine odaklanmak istiyorum.
Abdülhamit Bey, Adalet Bakanı olarak göreve başladığı günden bu yana “adalet” ve “hukukun üstünlüğü” gibi kavramlar üzerinde titreyen, aynı zamanda reformcu ve özgürlüğü kollayan bir profil çiziyor.
Bakanlığa yeni atandığında yaptığımız bir televizyon programında “Amacımız, Sıhhıye’deki Adalet Sarayı önünden geçerken” İşte adalet dağıtılıyor “diye düşünmesi.
‘Titizlikle’ duruşunu sürdürmeye devam ediyor.
“KARARIN LÜKS PARDESÜ YOKTUR”
Sohbetimiz sırasında Abdulhamit Gül’ün sözlerini şöyle aktaralım:
“Türk milleti adına karar veren hakim / savcı Türk milletine sırtını dönemez ve bu milletin ihtiyaç ve beklentilerini dikkate almak zorundadır. Yargının özür dileme lüksü yok. Çünkü o aylarca ve yıllarca hapishanede kaldı ve bir sabah, bir gece gözaltına alındı. Burada çok üzgünüm, o kişi kirlendikten sonra hukuk sistemine ve o kişinin onuruna büyük zarar verecektir. “
Adalet Bakanı’nın sözlerini genel bir ilke olarak algıladım.
Özellikle itiraz olarak, yargı sistemi içinde icra makamındakilere titizlik.
Yargı sorunlarına ‘mazeret aramayan’, haksız suçlamalara itibar etmeyen bir tutum.
“ÖLÇÜM” HUKUK DEVLETİNİN TEMEL İLKESİDİR ”
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, adli uygulamalardan bahsederken ‘orantılılık’ ilkesinden bahsetti.
“Ölçülülük, hukukun üstünlüğü ilkesinin temel yaklaşımıdır. Hukuksal istikrar ve hukuka güven çok değerli ilkelerdir ve onları korumak görevimizdir. dedim.
Orantılılıktan bahsetmişken, tutukluluk davalarından, gözaltı saatlerinden, duruşma sürelerindeki gecikmelerden örnekler verdi.
9-10 ay sonra duruşma yapma hatasından bahsetti.
Tüm bu alanlarda ‘orantılılık’ ilkesini uygulama ihtiyacına değindi.
Bakan Gül, tutukluluk davalarına da müjde verdi.
AK Parti iktidara gelmeden önce tutuklu yargılama oranı yüzde 41 civarındayken, şimdi bu oran yüzde 16,8’e geriledi.
Tutukluluk yargılamalarının istisnai olduğu prensibine göre bu oranın aslında yüksek olduğunu düşünebiliriz.
Ancak diğer yandan tutukluluk oranlarındaki bu düşüş, yargıya yönelik eleştirilerde “orantılılık” ilkesine olan ihtiyacı da beraberinde getiriyor.
“SÜPER SAVUNUCU, SÜPER YARGIÇ, SÜPER MAHKEME OLMAMASI GEREKİYOR”
Adalet Bakanı Gül, “Yargının bir kesimin veya siyasi partinin değil, herkesin yargısı olmasını sağlamak için 18 yılda önemli adımlar attık.” Dedi.
Ne demek istediğini anlamadı mı?
FETÖ’nün 2014 yılında HSYK seçimine kadar kontrol ettiği, 2010 referandumu öncesinde diğer velayet merkezlerinin kontrolünde olan ve yer yer CHP’nin arka bahçesi olan bir ‘yargı geçmişinden’ bahsediyoruz.
Danıştay’ın kaymakam atamasını bile bıraktığı, her iki kişiden birinin oyunu alan partinin iktidardayken kapanmanın eşiğini kapattığı, yüksek yargı organlarının harekete geçtiği ‘son dönem’den bahsediyoruz. Keyfi olarak ‘uygunluk’ kararları ile aradım ve ” dedim, düdük çaldı.
Hatırlarsanız, adaleti yargıya dağıtan bir mekanizma olarak değil, yakalama pozisyonu olarak görünen ve yakalandığında onu sopa olarak kullanan bir anlayış vardı.
Yargıyı 18 yılın sonunda bu vesayet merkezlerinden kurtarmak başlı başına büyük önem taşımaktadır.
Adalet Bakanı’nın bu bağlama uyan şu sözlerini aktararak makaleyi sonlandıralım:
“Demokraside süper güç yoktur. Süper savcı, süper yargıç, süper mahkeme diye bir şey yoktur. Demokrasideki tek süper güç hukuktur. Yüce güç kanundur. Hukukun üstünde böyle bir gücüm var, böyle bir yetkim var, üzgünüm, demokraside sadece millet yetki veriyor, millete dayalı bir otorite var, bunun ötesinde süper görevi yok. Dolayısıyla burada adalete ulaşacağım hissiyle adliyeye girip çıkmak millet için çok önemli. ”