Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin çoğulculuğu bastırmak için Kürt yanlısı politikacıları tutukladığını ve serbest bırakılmalarını emrettiğini söyledi.

0
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin çoğulculuğu bastırmak için Kürt yanlısı politikacıları tutukladığını ve serbest bırakılmalarını emrettiğini söyledi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Salı günü, Türkiye’nin Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) 13 eski milletvekilini çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak gerekçesiyle tutuklayarak haklarını ihlal ettiğine karar verdi. Halen cezaevinde olan iki kişinin serbest bırakılmasını emretti.

İki eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile diğer 11 HDP milletvekili, Türkiye ve uluslararası toplum tarafından terör örgütü olarak listelenen Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantıları nedeniyle Kasım 2016’da tutuklandı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2018’de Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi olduğuna karar verdi ve serbest bırakılmasına karar verdi. Türk mahkemeleri kararı uygulamayı reddetti ve Türkiye’deki bir bölge temyiz mahkemesi daha sonra Demirtaş’ın terör propagandası yapmaktan aldığı hapis cezasını onadı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Salı günü Kural Yüksekdağ ve 12 siyasetçi için geldi: İdris Balukin, Besim Konka, Abdullah Zeidan, Nihat Akdoğan, Salma Ermak, Ferhat Encu, Gülser Yıldırım, Nursel Aydoğan, Çağlar Demirel, Ayhan Bilgen, Borku Çelik ve Leyla Birlik. 2017’de tutuklanan Bilgen dışında hepsi 2016’da tutuklandı. O tarihten bu yana Yüksekdağ ve Baluken dışındaki siyasiler 2017-2022 arasında çeşitli tarihlerde serbest bırakıldı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, başvuranların tutukluluk hallerinin keyfi olduğuna ve milletvekili dokunulmazlığına sahip oldukları için iç mevzuata aykırı olduğuna karar verdi. Strasbourg mahkemesi ayrıca, tutukluluklarını haklı çıkaran bir suç işlediklerine dair makul şüpheye yol açacak hiçbir kanıt bulunmadığına karar verdi.

Mahkeme ayrıca tutukluluklarına ilişkin yargı kararlarının “yasada tutukluluk gerekçelerinin açıklanmasından başka bir gerekçe içermediğine” ve “soyut, mükerrer ve kalıplaşmış ifadelere yer verildiğine” karar verdi.

Mahkemenin kararına göre, savcıların soruşturma dosyasını göremedikleri için tutuklu yargılanmalarına karar veren kararlara etkili bir şekilde itiraz etmeleri engellendi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Türkiye’nin tutuklu yargılanmak suretiyle aday olma haklarını ihlal ettiğine ve siyasi otoriteleri eleştiren görüşlerini ifade ettikleri için gözaltına alındıklarına karar verdi.

Mahkeme ayrıca, Türkiye’nin çoğulculuğu boğmak ve davacıların tutuklu yargılanması yoluyla siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak gibi “gizli bir amacı” güttüğüne karar verdi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin Aydoğan, Bilgen ve Birlik dışındaki başvuranların her birine 16.000 € manevi tazminat ödemesine karar verirken, Bilgen 11.600 € manevi tazminat ve başvuranların her birine 1.000 € tazminat ödenmesine hükmetti. maliyetler ve harcamalar. Mahkeme ayrıca Türkiye’ye “soruşturma devam eden başvuranların tutukluluk halinin sona erdirilmesi için gerekli tüm tedbirleri almasına” ve halen cezaevinde olan Yüksekdağ ve Baluken’in serbest bırakılmasına karar verdi.

Mayıs 2016’da, Türkiye’nin iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), müttefiki aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), özellikle milletvekili dokunulmazlığını kaldırmak için tasarlanmış bir anayasa değişikliği lehinde oy kullandı. 137 milletvekilinin 50’si HDP’li, 51’i CHP’li.

Bu değişiklik sayesinde milletvekillerinin yargılanması mümkün hale geldi ve ardından birçok muhalefet milletvekili tutuklandı.

HDP eşbaşkanlarının Kasım 2016’da tutuklanmasından bu yana, hükümet partiye yönelik baskılarını yoğunlaştırdı ve kapatılmasını isteyecek kadar ileri gitti.

Hem AKP hem de MHP, meclisteki en büyük ikinci muhalefet grubu olan HDP’yi sık sık PKK ile bağlantılı olmakla suçluyor. Parti, hükümetin iddialarını reddediyor ve Türkiye’deki sözde Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulmak için çalıştığını söylüyor.

Türkiye’de kamusal söylemde yaygın olan bir terim olan Kürt sorunu, ülkedeki Kürt nüfusun eşit haklar talebini ve tanınma mücadelesini ifade ediyor.

Patreon’da Stockholm Özgürlük Merkezi’ni desteklemek için bir saniyenizi ayırın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir