Cenevre konferansı, Türkiye'deki siyasi tutukluların içinde bulunduğu kötü duruma ve Öcalan'ın yaşadığı aşırı izolasyona dikkat çekiyor
Cenevre Üniversitesi Uni Mail Kampüsü, bugün 24 Şubat'ta farklı alanlardan uzmanları bir araya getiren “Dünyanın ve Türkiye'nin Siyasi Mahkumları” konferansına ev sahipliği yapıyor.
Cenevre Üniversitesi Kürt Öğrenciler Derneği (ADEK) tarafından düzenlenen konferansta, siyasi tutukluların durumu ele alınıyor ve özellikle Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan'a İmralı Cezaevi'nde uygulanan tecride odaklanılıyor. 25 yıl. Son üç yıldır tamamen iletişimsizlik koşullarının olduğu yıllar.
Konferansın açılışını Eğitim ve Bilgi Dairesi'nden Helen Sağlamm yaptı ve adaleti ve yasal standartları sürdürmek için siyasi tutukluların koşullarının acilen tartışılması gerektiğini vurguladı. Konferansın gündeminde cezaevlerinin amacı, siyasi muhalifler için gözaltı merkezlerinin inşası ve dünya çapındaki siyasi mahkumların durumu gibi konularda tartışmalar yer alıyor.
Oturumun moderatörlerinden İsviçreli insan hakları savunucusu Elizabeth Decree-Warner, Öcalan'ın durumunun diğer siyasi figürlere göre yeterince bilinmediğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Genellikle Mandela'nın deneyimleri konuşuluyor. Abdullah Öcalan'ın adını nadiren duyuyoruz. Bu bir gerçektir.” Warner, Öcalan'ın serbest bırakılması için sadece Türk hükümetine değil, ekonomik açıdan Türkiye'ye bağlı Avrupa ülkelerine de baskı yapılmasının önemini vurguladı.
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) eski üyesi ve adli tıp uzmanı Jean-Pierre Restellini, Türkiye cezaevlerine yaptığı ziyaretlerden edindiği izlenimleri paylaştı. Siyasi tutukluların karşılaştığı yaygın şiddete dikkat çekerek şunları söyledi: “Dünya çapında siyasi tutukluların yüzde 80'inden fazlası resmi makamlar tarafından şiddete maruz kalıyor.” Bu durum Türkiye'deki gözaltı merkezlerine de yansıyor. Restellini siyasi mahkumlara karşı yaygın ayrımcılığın altını çizdi.
Brüksel Barosu avukatı Jan Vermon, siyasi tutukluların karmaşık tanımına değinerek, siyasi tutukluların özellikle Türkiye'deki F Tipi cezaevlerinde zorlu koşullar altında dirençli olduklarını vurguladı.Vermon, birçok Kürt siyasi tutuklunun savaş esiri olarak değerlendirilebileceğini söyledi. koşullar göz önüne alındığında, maruz kaldıkları zulmü.
Konferansta ayrıca Türk cezaevlerinin tarihi ve mevcut durumu, siyasi tutuklulara yönelik muamele ve Kürt bireylerin Türkiye hukuk sistemi kapsamında karşılaştığı spesifik zorluklara ilişkin oturumlar da yer alıyor. Türkiye'de Kürtlere ve diğer muhaliflere uygulanan farklı hukuki muameleye, özellikle İmralı'da yaşanan aşırı tecride dikkat çeken İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Eren Keskin de önemli katkılarda bulundu.