Devlet Tiyatrosu dekor ve kostüm tasarımcısı Ali Cem Köroğlu koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti

0
Devlet Tiyatrosu dekor ve kostüm tasarımcısı Ali Cem Köroğlu koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti

Devlet Tiyatroları dekor ve kostüm tasarımcısı Ali Cem Köroğlu, koronavirüse yenik düşerek hayatını kaybetti. DETİS’ten yapılan açıklamada, “Köroğlu’nun oyununun durdurulması, çalışanların soruşturma sürecine dahil edilmesi, bilgi / ifadelerine başvurulması gerektiği” belirtildi.

HABER MERKEZİ

Devlet Tiyatrolarında koronavirüs salgını artarken konudaki ihmal devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde İzmir Devlet Tiyatroları’nda prömiyeri yapılan ve birçok tiyatro çalışanının koronavirüse yakalandığı “Karıncalar / Bir Savaş Oradaydı” oyununun kostüm ve dekor tasarımcılığını yaptı. Ali Cem KöroğluCovid-19 testi pozitif çıktı ve yoğun bakıma alındı.

Devlet Tiyatrolarında koranavirüs ihmalinin konuşulduğu günlerde hayatını kaybeden Ali Cem Köroğlu ve meslektaşlarının salgına yakalandığı, Devlet Tiyatroları’nın da yeterli önlem almadan oyun ve provalara devam ettiği belirtildi.

Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS), Köroğlu’nun ölümünün ardından açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Detis olarak çok özel bir insan olan ALİ CEM KÖROĞLU gibi büyük bir sanatçının kaybının tarif edilemez üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu süreci titizlikle takip edeceğimizi ve gerekli yasal işlemleri yapacağımızı bildirir, özellikle ailesine sabırlar dileriz, Devlet Tiyatrosu çalışanları, sanat camiası ve tüm sanatseverler.

Bu kurumdaki meslektaşlarımızın hiçbirinin hem sanatında hem de ALİ CEM KÖROĞLU gibi bir insan olarak çok özel birinin ölümüne neden olmak istemediğine inanıyoruz.

Fakat; İzmir’den çok tatsız ve kötü dedikodular yayılıyor ve ALİ CEM KÖROĞLU’yu büyük bir sorumsuzluk, cehalet ve ihmal zinciri sonucu kaybetmiş olmamız yüzümüze tokat gibi vuruyor. Sürecin şeffaf olması gerekiyor. Bu, kurumsal olarak vurulmamızı engelleyecektir.

Konu ile ilgili olarak;

1- Bilindiği üzere 28 Ekim 2020 tarihli Bakanlık genelgesi ile Devlet Tiyatrolarının Kültür ve Turizm Bakanlığına yetki devri gerçekleştirilmiştir. Bakanlık bunun “istemeden” olduğunu ilan etmesine rağmen, yetkilerin iadesine ilişkin hiçbir belge kuruma ulaşmamıştı. “Tüzel kişiliğimizi” koruyan ve Anayasaya aykırı olan 5441 sayılı kanunumuz dışında gelişen bu durum, bir sanat kurumunun bürokrasiye tamamen teslim olmasının sonucudur. Bürokrasi, sanatın gerekli taleplerini bilemez. Bürokratlar sahneyi anlayamıyor. Acil ve hızlı kararlar veremez. ALİ CEM KÖROĞLU’yu ölüme götüren olaylar zincirinin ilk halkası burada aranmalıdır.

2- Durumun ciddiyeti ortada. Devlet Tiyatroları üst yönetim yetkisinin bürokrasiye devredilmesi ile ilgili olarak, bakanlıkta “karar alıcıları” da kapsayacak şekilde konu hakkında çok acil bir soruşturma başlatılmalıdır.

3- Devlet Tiyatrolarında, soruşturma sürecinde olayın seyrini etkilememesi için birinci derecede olaydan sorumlu görevlilerin “ihtiyati” görevden uzaklaştırılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bu soruşturma süreci, görevden alınan görevlilerin de kendilerini beraat ettirmeleri için bir fırsattır.

4- Korona sürecini kapatmak için perdelerin süresiz olarak acilen kapatılması gerekmektedir.

5- ALİ CEM KÖROĞLU’nun hizmet verdiği oyun durdurulmalı, çalışanlar soruşturma sürecine dahil edilmeli, bilgilerine / ifadelerine başvurulmalıdır.

6- Yaşadığımız olağanüstü salgın sırasında karantinaya sadık kalmayan bir oyuncunun söylendiği gibi durumun sebeplerinden biri olduğu ortaya çıkarsa, derhal kurumdan çıkarılmalıdır. .

7- Devlet Tiyatrosu yetkililerinin prova ve temsil süreçlerinde çalışanlarını test etmemelerinin nedeni özellikle soruşturma kapsamında değerlendirilmelidir. “

SANATÇILARIN TEPKİSİ

Devlet Tiyatroları’nda “evde kalma” uyarıları devam ederken çalışmaya zorlanan onlarca koronavirüs vakasının ortaya çıkmasına sanatçıların tepkileri devam ediyor. Sosyal medyada açıklama yapan sanatçılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çağrı yapıyor.

Bir Çağrımız Var
Az önce okuduğunuz haberler size bağımsız bir medya kuruluşu tarafından sunuldu.
Bağımsız gazetecilik; Halkın sermayeye karşı savunulması, sömürüye karşı emek, eşitsizliğe karşı adalet, savaşlara karşı barış, piyasacılığa karşı temel haklar, yağmaya karşı doğa, erkek şiddetine karşı kadın, çocukların istismara karşı korunması için vazgeçilmez bir koşuldur.
Siz de gerçeğin sesini yükseltmek için sorumluluk almak istiyorsanız, sadece birkaç dakikanızı ayırın. BirGün’e üye olabilirsiniz ve ‘#Benim günüm‘Söyleyebilirsin.
Şimdiden teşekkürler …
Bir Gün bizim; hepimiz.
Tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir