İklim krizi Türkiye genelinde arı ölümlerinin artmasına neden oluyor
Türkiye'nin bal arısı kolonileri, şimdiye kadarki en yüksek ölüm oranına sahip, arıcıların yönettiği kolonilerin neredeyse yarısını kaybettiği zor bir durumla karşı karşıya.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Mustafa Necati Moz, bu endişe verici gidişatı artan sıcaklıklara ve bilinçsiz tarım uygulamalarına bağladı.
Moz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Geçen yıl yaşanan kuraklığın arılar ve arıcılar üzerindeki olumsuz etkisi ve yetersiz yağış, doğal dengede dengesizliğe neden oldu. Bu durum arıların yavru üretmek için ihtiyaç duydukları poleni bulmakta zorlanmasına neden oldu. bir zincirleme reaksiyon.” zararlı etkileri var.”
Moz, sonbaharda yeterli polene erişemeyen kolonilerin artan viral hastalıklardan muzdarip olduğunu ve bunun da sonuçta arı kayıplarına katkıda bulunduğunu belirtti.
Ayrıca kışa bitkin ve yaşlanmış arılarla giren kolonilerin ilkbaharda yok olma riskinin arttığını da açıkladı.
Bal mahsulüne ilişkin Moz, “Kışa yorgun ve yaşlı arılarla giren kolonilerin ilkbaharda ölme ihtimalinin yüksek olduğunu, geçen yıl arıcıların bal üretiminin beklenenden az olduğunu” söyledi.
Ekonomik olarak beklenen performansın yakalanamayacağını ve hastalık kontrolünde istenilen sonuçların alınamayacağını belirtti. “Varroa” adı verilen parazitin arılara bazı virüsler bulaştırdığını ve bu virüslerin bal arısı hastalıklarına neden olduğunu belirtti.
Kırklareli Arıcılar Birliği Başkanı Nuri Çalışkan, küresel iklim değişikliğinin arı kolonilerini ciddi şekilde etkilediğine dikkat çekti.
Çalışkan, “Maalesef bu yıl arı ölümleri biraz yüksek oldu. Kırklareli'deki arıcı arkadaşlarımızdan aldığımız yorumlara baktığımızda yüzde 50'ye yakın arı kaybı var, bu da çok ciddi bir rakam” dedi.
Kuraklık ve arı ölümlerinin arıcılık sektörünü olumsuz etkilediğini vurgulayan Çalışkan, arıcıları zor günlerin beklediğini, daha bilinçli hareket etmeleri gerektiğine dikkat çekti.
“Örneğin bizim bölgemizde hastalıklara dayanıklı, bal verimi yüksek olan Kırklareli arıları var. Mevsim şartlarına göre bu bölgeye adapte olmuşlar ve en yüksek verime sahipler. Eğer biz bütün arıcılar adapte arılarla çalışmalı.” Uyumlu arılarla çalışıyoruz” diyen Çalışkan, “Kendi arılarımızla bu sorunları bir ölçüde aşabileceğimizi düşünüyorum.”
Kırklareli'de devam eden arıcılık faaliyetleri nedeniyle gezici arıcıların belirli alanlara girişinin yasaklandığını vurgulayan Çalışkan, tüm gezici arıcıları zor günlerin beklediğinden endişe duyduğunu ifade etti. Kuraklığın etkilerinin Trakya'nın ötesine geçerek dünyanın her yerindeki arıcıları etkilediğini vurguladı.
Trakya Üniversitesi Hafsa Meslek Yüksekokulu Bahçecilik ve Bahçıvanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tan, Türkiye'de yaklaşık 8 milyon arı kovanından 100 bin tonun üzerinde bal elde edildiğini kaydetti.
Tan, “Bu arılar sadece bal üretmekle kalmıyor, aynı zamanda doğadaki bitkilerin tozlaşmasını da sağlıyor, ancak küresel iklim değişikliği ve şiddetli yağışlar bal üretimini olumsuz etkiliyor” dedi.
Tan, özellikle Trakya gibi kanola tarımının yaygın olduğu bölgelerde arı ölümlerini önlemek için uygun ilaçlama tekniklerinin kullanılmasının önemini vurguladı.
Kanola tarlalarının çok sayıda arının ölümü için sıcak noktalar olduğunu vurguladı ve arıların kanolaya olan tutkusunu bol miktarda nektar üretimine bağladı. Tarımsal ilaçlamalarda bilinçsizce tarım ilacı kullanılmaması konusunda uyarıda bulunan Tan, bu tür uygulamaların arıların ölümüne katkıda bulunduğunu vurgulayarak, üreticileri dikkatli olmaya çağırdı.
Arılara verilen zararı azaltmak için pestisitlerin dikkatli kullanımını, doğru dozları ve ilaçlama işlemlerinin zamanlamasını tavsiye etti. Tan, arıların en çok gün doğumundan gün batımına kadar kanola tarlalarında aktif olduğunu, bu nedenle arı ölümlerini önlemek için gün batımında akşam ilaçlamanın tercih edildiğini belirtti.