İnsan hakları avukatı, Kürt sorununun Türk cezaevlerinde hakim olduğunu söylüyor

0
İnsan hakları avukatı, Kürt sorununun Türk cezaevlerinde hakim olduğunu söylüyor

Cuma gecesi Media Haber TV’nin Gündem programında konuşan tanınmış insan hakları avukatı Eren Keskin’e göre Türkiye’de ifade özgürlüğü sorunu bir Kürt sorunu ve aynı zamanda bir “seçici sempati” sorunu var.

Aynı zamanda Türkiye’nin önde gelen insan hakları derneği İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) eşbaşkanı olan Keskin, görüşlerinden dolayı hapsedilen kişilerin yüzde 90’ının Kürt sorunu hakkındaki görüşlerinden dolayı hapsedildiğini doğruladı.

Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi’nden milletvekilleri, yazarlar, gazeteciler ve insan hakları savunucuları da dahil olmak üzere çeşitli kişilerin, sırf Kürt sorunu konusunda devletten farklı görüşlere sahip oldukları için kendilerini cezaevinde bulduğunu kaydetti.

Avukat, belirli bir alanda sınırlı ifade özgürlüğünün daha geniş anlamlarını vurguladı ve bir konuyla sınırlandırılması durumunda farklı alanlarda kısıtlanabileceğini kaydetti.

Ayrıca, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı cezaevinde tecrit edilmesi veya Kürt siyasi tutuklulara yönelik muamele gibi bazı konuların büyük ilgi gördüğü Türkiye’de seçici bir sempati modelinin yaygınlaştığını vurguladı. yeterince ele alınmamıştır.

İnsan hakları avukatı, Gezi eylemlerinden çıkanlar da dahil olmak üzere tüm tutukluların haklarının tartışılmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Ancak Bayrampaşa Cezaevi’nde hasta tutuklu Fatma Tokmak gibi şahısların haklarına, Abdullah Öcalan ve diğer üç tutuklunun da aralarında bulunduğu İmralı’daki tutukluların iletişim ve aile ziyaretlerinin eksikliğine de değinmek gerekiyor.

Keskin’e göre Türkiye, yerel yasalarını uygulamadığı için İmralı’daki durumla ilgili büyük bir yasal sorunla karşı karşıya. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2014’te altını çizdiği umut hakkı da söylemin bir parçası olmalı. Mahkeme, ölüme mahkum edilme olasılığının bir tür işkence olduğunu ve her mahkumun umut etme hakkına sahip olduğunu açıkladı. Öcalan’ın tutukluluğunun 25. yıl dönümünün yaklaşmasıyla bu hak tartışmasının daha da önem kazandığını vurguladı.

Keskin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının tanınmasının tazminat ödenmesinin ötesine geçtiğini vurguladı. Türkiye’nin 25 yıllık tutukluluktan sonra umut hakkını ele alması ve düzenlemesi gerektiğini yineledi.

Ayrıca Keskin, Avrupa’nın insan haklarına yeterince ilgi göstermemesinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirerek, Türkiye’nin imzaladığı anlaşmaları yeterince takip etmediklerini vurguladı. Avrupa Konseyi’nin bu konularla ilgilenmediğini kaydetti. Keskin, bu ilgisizliği mülteci meselesine bağlayarak, bunun insan hakları mülahazalarının önüne geçtiğini belirtti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir