İsrail-Filistin çatışması: Türk diplomasisi tanınmayı ve desteği hak ediyor
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer hükümet yetkililerinin son açıklamaları, ülkenin Filistin davasına verdiği destek ile İsrail ile yapıcı bir ilişki sürdürme ihtiyacı arasında hassas bir denge arayışında olduğunu gösteriyor. Bu pozisyon Ankara’nın Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaya yönelik yaklaşımını yansıtıyor Galip Dalai O, “Açık bir şekilde Moskova karşıtı olmamakla birlikte Kiev yanlısı” olarak tanımlandı.
Hamas İsrail’e yönelik saldırılarını başlattıktan sonra Türkiye Dışişleri Bakanlığı Derin endişesini dile getirdi Sivil can kaybıyla ilgili olarak ilgili taraflarla katılımını doğruladı ve gerilimi durdurma çabalarına destek teklifinde bulundu. Erdoğanİsrail karşıtı güçlü konuşmalarıyla tanınan Erdoğan, her iki tarafı da itidalli olmaya ve saldırgan eylemlerden kaçınmaya çağırdı. O Daha sonra Türkiye’nin, tutuklu değişimi müzakereleri de dahil olmak üzere çatışmaya arabuluculuk yapmaya istekli olduğu açıklandı.
Türkiye’nin bu çatışmada diplomatik denge arama tercihi, önceki İsrail karşıtı duruşundan önemli bir sapmayı temsil ediyor. Bu stratejik değişimi destekleyen dört ana neden var. İlk olarak çatışma Hamas’ın geniş çaplı bir terör saldırısıyla başladı. İkincisi, Türkiye, İsrail dahil komşu ülkelerle ve Batılı müttefikleriyle ilişkilerini onarmaya çalışıyor. Üçüncüsü, Ankara, krizin Türkiye’nin güvenliği ve ekonomisi açısından geniş kapsamlı sonuçlar doğuracak bölgesel bir çatışmaya dönüşmesinden gerçekten korkuyor. Dördüncüsü, Türkiye, esir değişimi ve tahıl anlaşmasını kolaylaştırdığı Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapma konusundaki önceki başarısını daha da geliştirmek istiyor.
Türkiye’de sevilmeyen bir devlet aktörü ile Türkiye’nin pek çok müttefikinin terör örgütü olarak sınıflandırdığı silahlı bir grup arasında arabuluculuk yapmak şüphesiz karmaşık olacaktır. Ancak bu çaba, daha fazla sivil kaybının önlenmesine ve çatışmanın bölgesel bir savaşa dönüşmesine yardımcı olabilir; bu hedefler, Türkiye’nin Atlantik genelindeki müttefikleriyle paylaştığı hedeflerdir.
Daha dengeli yaklaşımına rağmen, Türk liderliğinin söylemi temelde Filistin yanlısı olmaya devam ediyor. Gerçek şu ki Avrupa ve ABD, Ankara’yı Hamas’la ilişkilerini sürdürdüğü için eleştiriyor. Ancak Türkiye’nin arabulucu olma potansiyeli, çatışmanın her iki tarafıyla olan ilişkilerinde yatıyor. Başarılı olmak için Ankara’nın Türk halkının ruh halini yönetmesi, Orta Doğu’daki diğer paydaşlarla yakın koordinasyon içinde olması ve hem Hamas hem de İsrail ile etkili bir şekilde iletişim kurması gerekecek.
Türk diplomasisi övgüyü hak ediyor ve Ankara’nın müttefikleri bu zorlu çabada Türk diplomasisini desteklemeli.