İsveç’in NATO üyelik hedefi Türkiye ile sık sık anlaşmazlıklarla karşılaşıyor
İsveç’in NATO’ya katılma hedefi, Ankara’nın Stockholm’den Kürt aktivistleri teslim etmesi ve Türk liderliğine saldıran mitingleri önlemesi yönündeki talepleri ilişkileri gerginleştirdiğinden, çıkmaza girdi.
Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü müdürü Paul Levine, Türkiye’de Mayıs ortasında yapılması planlanan parlamento seçimlerinden sonra bunun değişme ihtimalinin belirsiz olduğunu söyledi.
AFP’ye konuşan Levin, “14 Mayıs’ta yapılacak gibi görünen seçimlerden önce muhtemelen Türkiye’nin onayını unutabiliriz.”
“Bundan sonra ne olacağı kısmen kimin kazandığına bağlı.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğine itirazları, büyük ölçüde Stockholm’ün, Ankara’nın “terörizm”den yargılamak istediği Türk vatandaşlarını teslim etmeyi reddetmesine dayanıyor.
Erdoğan yeniden seçilmek için yarışıyor.
Aralık ayında İsveç bir PKK üyesini Türkiye’ye iade etti. Bir Türk mahkemesinde mahkûm edilmiş ve İsveç’te sığınma talebini reddetmişti.
Erdoğan, Türkiye ve Batılı müttefiklerinin terör örgütü olarak listelediği Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) karşı Stockholm’den daha fazla eylem istiyor.
Levin, “Bir yanda, binlerce kişiyi hakaret iddiasıyla hapse atan ve seçimlere giden aylarda dikkatleri kötü ekonomiden başka yöne çekmek isteyen bir Türk cumhurbaşkanı var.” dedi.
“Öte yandan İsveç’te NATO üyeliğine karşı çıkan gruplar ve hükümetin vaatlerinin peşinden gitmesinden endişe duyan PKK destekçileri var.”
Levin, PKK yandaşlarının Erdoğan’ı “aşağılayarak ve böylece üyelik sürecini bozarak” provoke edebileceklerini anladıklarını söyledi.
– İsveç’teki protestolar –
Cumartesi günü Stockholm’deki Türk büyükelçiliği önünde polisin izin verdiği aşırı sağcı bir siyasi protesto, ilişkileri daha da gerdi.
Rasmus Paludan, halihazırda ırkçı tacizden hüküm giymiş İsveçli-Danimarkalı bir aktivist.
Geçen yıl İsveç’te ülke turuna çıkıp herkesin önünde Kuran nüshalarını yakarak isyanlara yol açtı.
Cumartesi günü de İslam’ı kınadığı yaklaşık bir saat süren konuşmasının ardından Müslümanlar için Kutsal Kitabın bir nüshasını daha yaktı.
Polis, protestoyu onaylama kararını İsveç’in gösteri yapma hakkını koruyan liberal anayasasına dayandırdı.
Ankara, öfkesini ifade etmek için İsveç büyükelçisini çağırdı, ardından İsveç Savunma Bakanı Pal Johnson’ın önümüzdeki Cuma günü Ankara’da yapılması planlanan, ender bir üst düzey görüşme olan ziyaretini iptal etti.
Bu ayın başlarında Ankara, Kürt yanlısı aktivistlerin Erdoğan’ı açıkça Benito Mussolini ile karşılaştırarak ayaklarına bir Erdoğan heykeli asması üzerine İsveç büyükelçisini çağırdı.
İtalyan faşist diktatör, 2. Dünya Savaşı’nın son günlerinde idam edilmesinin ardından baş aşağı asılı kaldı.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, hareketi ülkenin NATO’ya katılım hedefini sabote etme girişimi olarak kınadı – ancak bu, İsveç’te ifade özgürlüğü hakkını savunan bazılarının tepkisine yol açtı.
-‘İslami diktatör’-
Ardından geçen hafta, partisi İsveç hükümetini destekleyen aşırı sağ İsveç Demokrat Partisi’nin lideri Jamie Akesson, Erdoğan’ı “İslami diktatör” olmakla suçladı.
Akesson, İsveç gazetesi Dagens Nyheter’e verdiği demeçte, Christerson Türkiye’yi yatıştırmamaya çağırdı, “çünkü sonunda karşı karşıya olduğumuz şey anti-demokratik bir rejim ve bir diktatördür.”
Türkiye, İsveç merkezli daha fazla Kürt “teröristi” iade etmek istiyor. Erdoğan geçenlerde orada 130 kadar olduğunu söyledi.
Stockholm, son sözün mahkemelerde olduğunu açıkça belirtse de bu Ankara’yı tatmin etmişe benzemiyor.
Geçen baharda sadece birkaç hafta içinde hızlı bir üyelik sürecinden bahseden NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ocak ayında AFP’ye garanti edemese bile bunun 2023’te olacağına inandığını söyledi.
Türkiye ve Macaristan’ın teklifi onaylamaya devam ettiğini kaydetti.
Her iki ülke de, Ukrayna’yı işgalinden bu yana Rusya ile ilişkilerini sürdürdü ve özellikle Ankara, iki taraf arasında arabuluculuk rolünü üstlendi.
İsveç için bir umut kıvılcımı da, Rusya işgalinin ardından NATO’ya katılma girişimini başlatan Finlandiya’nın ittifaka bir “ağabey” olmadan katılmak istemediğini açıkça belirtmesidir.