Karadeniz koridoru müzakereleri aksarken Türkiye ve Rusya tahıl anlaşmasını ayırma konusunda anlaştı
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Alexander Grushko Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Rusya ve Türkiye’nin bir milyon ton tahıl tedariki konusunda anlaşmaya vardığını söyledi. “Prensipte tüm anlaşmalara varıldı. Bu tür teslimatlara ilişkin planın tüm teknik yönlerini oluşturmak için yakın gelecekte tüm taraflarla çalışma temaslarına girmeyi beklediğimizi beyan ederim.
Bu duyuru, Washington’un Ukrayna’da daha fazla katliam talebinin ortasında, Ukrayna tahılının Karadeniz’den Türk Boğazı yoluyla güvenli bir şekilde taşınmasına ilişkin görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasından kısa bir süre sonra geldi.
NATO’nun Şubat 2022’de Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşının başlamasından bu yana, Rus ve Ukrayna güçleri Karadeniz’in bazı kısımlarında mayın işletiyor. Rus Donanması denizin kuzey kısımlarını kontrol ediyor.
Geçen yıl Ukrayna tahılı için güvenli bir rota sağlanması konusunda bir anlaşmaya varıldı. Birleşmiş Milletler ve Türkiye, tahılın Ukrayna’dan Karadeniz üzerinden küresel pazara sevk edilmesini sağlamak amacıyla Moskova ile Kiev arasında yapılan anlaşmaya aracılık etti.
Ancak Temmuz ayında Kerç Köprüsü’ne düzenlenen saldırıdan kısa bir süre sonra Kremlin, Rusya’ya karşı yükümlülüklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle anlaşmadan çekildiğini duyurdu. Kremlin, bu taahhütlerin yerine getirilmesi ve Rusya Tarım Bankası’na uygulanan mali yaptırımların kaldırılması durumunda Rusya’nın anlaşmaya geri dönmeyi düşüneceğini belirtti.
Rusya ve Ukrayna, çoğunlukla Afrika ve Asya’daki ülkelere ürün tedarik ederek dünyanın en büyük tarım üreticileri arasında yer alıyor. Rusya, Afrika’daki nüfuzunun bir parçası olarak ve ABD öncülüğündeki izolasyonu kırmanın bir yolu olarak bu ülkelere özellikle tahıl ihracatına odaklanıyor.
Rusya, temmuz ayında anlaşmadan çekildikten sonra son yedi yılın en büyük tahıl ihracatını gerçekleştirdiğini açıkladı. Rusya Tarım Bakanlığı, geçtiğimiz ağustos ayında ihraç edilen 7,7 milyon tonluk tahılın büyük kısmının Afrika ülkelerine gittiğini söyledi. Tahıl koridoru anlaşması, Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun geçtiğimiz temmuz ayının sonunda gerçekleştirilen ikinci zirvesinin ana gündem maddelerinden biriydi ve Afrika ülkeleri bu konuda arabuluculuk yapma niyetlerini açıklamıştı.
Türkiye, Karadeniz tahıl koridorunun yeniden başlatılmasına ilişkin görüşmelerde halihazırda ana arabulucu konumunda. 4 Eylül’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’de bir araya gelerek tahıl sevkiyatlarının ana tartışma konusu olduğunu belirtti.
Görüşmelerin ardından Putin, Rusya’nın anlaşmayı uzatmaya hazır olduğunu ancak NATO güçlerinin taahhütlerini yerine getirmediğini belirterek, “Anlaşmanın süresi yaklaşıyordu ama Rusya’ya karşı hiçbir yükümlülük yerine getirilmemişti. Bizden anlaşmaya katılımımızı uzatmamız istendi.” Önceki tüm yükümlülüklere derhal uyma vaadiyle.” “Süreyi uzattık ama hiçbir şey olmadı.”
Koridor meselesini Ukrayna’nın Karadeniz’de artan deniz saldırılarına bağladı: “Gıda ihracatına ayrılan bu koridorların askeri amaçlarla kullanılmaması konusunda her zaman mutabakata vardık. … Tıpkı ‘Türk Akımı’na saldırı girişiminde bulunulduğu gibi.” ve cumhuriyetin beslenmesini sağlayan “Mavi Akım” hatları Rusya’dan gelen Türk gazı Gemilerimiz bu dereleri ve bu boru hattı sistemlerini koruyor ve Ukrayna’nın Karadeniz limanlarından gönderilen drone’ların yardımıyla da sürekli saldırı altındalar.
Erdoğan, düzenlediği ortak basın toplantısında, “Rus dostlarımızın dile getirdiği hususları çeşitli vesilelerle dile getirdik” dedi. Eksiklerin giderilerek girişimin sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Değerli dostumla ikili görüşmemizde bu konudaki görüşlerimizi samimiyetle paylaştım.
Şöyle ekledi: “Rusya’nın iki özel isteği var. Birincisi Rusya Ziraat Bankasını SWIFT sistemine bağlamak. Şu anda Rus bankaları yaptırımlar nedeniyle SWIFT sisteminin dışında tutuluyor. Bu ülke yılda 120 ya da 130 milyon ton tahıl ihraç ediyor… Ukrayna’nın Rusya ile ortak adım atabilmesi için elbette yaklaşımını yumuşatması gerekiyor.
Erdoğan’ın açıklamaları Kiev rejiminin hızla kınamasına yol açtı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky’nin danışmanlarından Mykhailo Podolyak, “Sonuçta gerçekçi olalım ve Rusya’yı daha fazla suç işlemeye teşvik etmek şöyle dursun, var olmayan seçenekleri tartışmayı bırakalım” dedi.
Türkiye NATO’nun önemli bir üyesi, ancak savaşın başlangıcından bu yana NATO’nun emperyal güçleri ile Putin rejimi arasında arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Aynı zamanda NATO’nun ana güçlerini Rusya ile savaşı güçlü bir şekilde sürdürmeye teşvik etti.
Ankara, Rus işgalini kınayıp Kırım’ı Ukrayna toprağı olarak tanırken, Ukrayna’yı Bayraktar İHA’larıyla silahlandırdı. Ayrıca sonuçta Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımını veto etmeme kararı aldı.
NATO’nun 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın Vilnius kentinde yapacağı savaş zirvesinden kısa bir süre önce Erdoğan, Ukrayna’nın NATO üyeliğini “hak ettiğini” açıkladı ve Rusya ile yapılan anlaşma uyarınca Türkiye’de kalması gereken Azak komutanlarının Ukrayna’ya dönüşüne izin verdi.
Ancak Türkiye, ABD önderliğindeki NATO güçlerinin Moskova’ya uyguladığı yaptırımlara katılmadı ve Rusya ile ticaretini önemli ölçüde artırdı.
Güçlü ticari ve askeri bağlara sahip olduğu NATO’nun Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşı tırmandırmanın Türk egemen sınıfı için potansiyel olarak yıkıcı sonuçlarından korkan Ankara, aynı zamanda ülke içinde süregelen bir yaşam maliyeti kriziyle ve işçi sınıfının artan muhalefetiyle de karşı karşıya. Erdoğan hükümeti, Rusya ile artan ticaretin ve Moskova’dan gelecek potansiyel mali yardımın bu iç krizin kontrol altına alınmasına yardımcı olacağına inanıyor.
Soçi’deki görüşmenin ardından Rusya ile ticaretin arttığına, ABD doları ve euro yerine Türk lirası ve Rus rublesinin kullanıldığına dikkat çeken Erdoğan, “Geçen yıl ikili ticaretimiz yaklaşık 69 milyar doları buldu.” 100 milyar doları artırma hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Merkez bankacılarının bugün burada buluşuyor olmasının ve kendi aralarında da görüşecek olmasının ikili ilişkilerimize yerel para birimlerini kazandırması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum.
Toplantının ardından Ankara ve Moskova’nın Türkiye’de doğalgaz dağıtım merkezi kurulmasına ilişkin müzakereleri tamamlamaya yaklaştığı bildirildi. Ayrıca Rusya, kuzeydeki Sinop ilinde ikinci bir nükleer santral kurulması yönünde teklif sundu. Rusya şu anda Mersin’de Türkiye’nin ilk nükleer santralini inşa ediyor. Alınan bilgilere göre fabrikanın ilk ünitesi 2024 yılında faaliyete geçecek.