Nuri Bilge Ceylan’ın öğretmen-öğrenci krizini konu alan sürükleyici dram filmi Kuru Otlar Hakkında filminin eleştirisi | 2023 yılıydı
TTürk yönetmen Nuri Bilge Ceylan, geniş kapsamlı, dikkatli ve açıkça karakter odaklı dramalarından bir tanesini daha bizlere sundu. Film bir kez daha Anadolu’da geçiyor ve Ceylan bir kez daha fotoğraf ve portreye odaklanıyor. Ancak bu filmin alışılmadık bir dokunuşu var: Bunun izlediğimiz bir film olduğunu ve titrek ateşin aydınlattığı küçük iç mekanların bir ses sahnesinde yaratıldığını hatırladığımız çok şaşırtıcı, Brechtvari bir an.
Ancak filmin isminin oldukça basmakalıp bir yapıya sahip olduğu kesin: Korkunç ve biraz da kafa karıştırıcı bir isim. Filmin kahramanı, filmin son bölümünde Anadolu’nun güzel ve yüksek coğrafyasının sadece iki mevsime tanıklık ettiğini anlatıyor. İlki, karla kaplı bir kış; burada Seylan’ın, karda yavaş yavaş kameraya doğru ilerleyen yalnız bir figürü gösteren imza niteliğindeki fotoğrafını görüyoruz. Zemin, sade güzelliğinde gizemli bir çekiciliğe sahip olan kuru, özelliksiz otlarla kaplı olduğunu ortaya çıkarırken, birdenbire yerini parlak bir yaza bırakır.
Görünüşte film, öğrencilerinden biri cinsel saldırıyla suçlandığı için kariyeri tehlikeye giren bir öğretmenin (yine başka) bir okul dramasıdır. Samit (Deniz Çiloğlu), uzak bir bölgedeki bir devlet okulunda çalışan, her şeyden -ya da neredeyse her şeyden- son derece sıkılmış ve İstanbul’da çalışmayı özleyen kel bir öğretmendir. Öğrencilere karşı ne kadar rahat ve arkadaş canlısı olduğuyla biraz kibirli bir şekilde övünen bir öğretmen ama Selioğlu’nun ikna edici olduğu yoğun duyguları da yaşayabiliyor. Konaklama yerini daha genç ve daha çekici bir öğretmen arkadaşı olan Kenan (Musab İkeci) ile paylaşır.
Samit’in en sevdiği öğrencisi vardır: Sevim (Eji Bağcı), 14 yaşında, çapkın sohbetler yaptığı ve ara sıra ona kolunu doladığı bir kızdır. Bir öğretim üyesi, Sevim’in eğitim defterinde Samit’e yazılmış dokunaklı bir aşk mektubu bulduğunda, Sevim hakarete uğramış ve ağlamış, Samit ise son derece utanmıştı: Ona olan sıcak sevgisinin yerini, bunun başını belaya sokacağına dair temkinli bir duygu almıştı.
Bu gerçeklikle kanıtlanmıştır. Geçmişte pek çok uygunsuz konuşmaya sahne olan ofisine gelen Sevim, Samet’e mektubu kendisine geri vermesi için yalvarır; Kendisini yok ettiğine dair küçümseyici iddiasının bir yalan olduğunu hemen anlar. O anda öğretmenine olan tüm duyguları öfkeye dönüşür ve bu durum Summit ve Keenan’a taciz davası açmasına yol açar. Kendine güveni olmayan ve mızmız Samit, bu iddiaların asıl hedefinin daha çekici olan Keenan olduğundan şüphelenmektedir (okul yetkilileri bunu belirtmemiştir) ve bu gülünç rekabetin, onun Nuray (Murphy Dizdar) ile filizlenen ilişkisi üzerinde etkileri vardır. Keenan’ı tercih et.
Burada hayat devam ediyor; Samit’in davasına ilişkin soruşturma devam ederken, onun Keenan’la olan kurnaz ve aldatıcı dostluğunun yanı sıra köydeki diğer insanlarla olan konuşkan, alaycı dostluğu da devam eder. Her şey aşırı heyecan verici bir son noktaya ulaşmadan, aynı zamanda da bir hayal kırıklığı hissi vermeden devam ediyor. Seylan’ın çoğu filmi başlangıçta göründüğü kadar yasak ve belirsiz görünen bu filmin aslında geveze, geniş kapsamlı kalitesinde çekici bir şey var: aslında edebi bir kalite. Ceylan, Samit’e gözlemci, alaycı, hayal kırıklığına uğramış ve tatminsiz ama kendince yeterince cömert bir anlatıcının niteliklerini veriyor.
Bu, Kış Uykusu ile Cannes’da Altın Palmiye ödülünü kazanan bu eşsiz yönetmenin son derece keyifli bir filmi ve devam eden A-list statüsünü sonuna kadar hak ediyor.