Türk Ekonomisi: Erdoğan’ın Ortodoks Siyasete Dönüşünü Değerlendirmek
Türk ekonomisi son yıllarda istikrarsız bir durumda, yükselen enflasyon, kötüleşen lira ve azalan döviz rezervlerinden muzdarip. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik krizin ve Mayıs’taki yeniden seçim zaferinin ortasında yeni bir ekonomik strateji benimsedi. Bu makale, Türkiye ekonomisinin şu anda karşı karşıya olduğu ciddi mali baskıları göz önünde bulundurarak Erdoğan’ın politika değişikliğinin olası sonuçlarını incelemektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman geleneksel olmayan bir para politikası felsefesine, yani düşük faiz oranlarına bağlı kaldı. Erdoğan’ın düşük oranlar arzusunu destekleyen, yüksek faiz oranlarının enflasyonu bastırmak yerine enflasyona yol açtığı şeklindeki tartışmalı ve paradoksal fikirdi. Erdoğan’ın yaklaşımı, ülkenin ekonomik sıkıntılarını şiddetlendirmekle geniş çapta eleştirildi.
Geçen ay önemli bir ayrılığı işaret ediyor bu pozisyondan. Finansçı ve yatırım bankacısı Hafid Gay Erkan’ın yeni liderliğindeki Türkiye Merkez Bankası, politika faiz oranını %8,5’ten %15’e çıkardı. Erdoğan’ın merkez bankası başkanlığına Arkan’ı ataması ve ekonomist Mehmet Şimşek’i ülkenin maliye bakanı olarak ataması, ekonomi politikasında bir değişikliğe işaret ediyor. Şimşek, 2009 yılında Erdoğan yönetiminde altı yıldan fazla bir süre Maliye Bakanı olarak görev yaptı ve burada küresel mali kriz sırasında Türkiye’nin toparlanmasını yönetmesiyle itibar kazandı.
Abdullah, Amazon’u kapsayan bir muhabirdir. Daha önce teknoloji ve taşımacılık konularını ele aldı ve Uber’in finansmanı, kendi kendini süren araba programı ve kültürel kriz hakkında hikayeler çıkardı. Ondan önce finansta siber güvenlik konusunu ele aldı. Sarah’ın çalışmaları The Wall Street Journal, Bloomberg, Politico ve Houston Chronicle’da yayınlandı.