Türk muhalefeti neden seçimleri kaybetti? – İhsan Aktaş
Herhangi bir siyasi partinin seçim yarışında başarılı olabilmesi için kapsamlı bir siyasi vizyona dayalı somut politikalar geliştirmesi ve bu politikaları destekleyen bir sosyoloji oluşturması gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz seçim sürecinde ana muhalefet partisi CHP’nin kendisini zafere taşıyacak bir sosyoloji oluşturamadığını görüyoruz.
CHP bu toplumsal eksikliği gidermek için çeşitli yollara başvurmuştur. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ay Partisi, Said Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin de aralarında bulunduğu 6 partiden oluşan bir seçim koalisyonu kurdu. Muhalefet bloğu bu şekilde milliyetçi-muhafazakar Türk seçmeninin oylarını kendine çekmeye çalıştı. Ancak bu koalisyonun adı açıklanmayan ama adı açıklanmayan üyesi net olarak HDP’dir. Böylece millet ittifakını oluşturan unsurlar arasında hayati bir çelişki ortaya çıktı.
CHP’nin toplumsal bölünmeyi ortadan kaldırma çabalarındaki bir diğer çıkmaz da, kapsamlı bir siyasi vizyona dayalı somut politikalar geliştirememesi olmuştur. Bu siyasi eksiklik karşısında, farklı siyasi partileri aynı sepete koyarak bir sosyoloji yaratma girişimi başarısızlığa mahkûmdu.
Örneğin CHP, dış politika alanında kapsamlı bir uluslararası siyasi vizyon sunamamaktadır. Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yirmi yıllık iktidarı sırasında uluslararası siyasette bölgesel olarak baskın bir rol oynamaya başlarken, CHP’nin dış politikada siyasi yön eksikliği seçmenin gözünden kaçmadı.
Aynı şekilde CHP de HDP’ye yönelerek taban tabanını büyütmeye çalışırken Kürt sorununa ilişkin politika üretememiştir. Öte yandan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, çözüm süreci de dahil olmak üzere bu konuda büyük mesafe kat etmiş ve cesur adımlar atmaktan çekinmemiştir. Aynı şekilde CHP, bazı siyasi partileri bir araya getirerek dindar seçmen kazanmaya çalışırken, din özgürlüğü ve vicdan konusunda hiçbir itibar tesis edememiştir.
Halkların Demokratik Partisi taraftarlarının oyunu kazanma çabası içinde, yerel yönetimlere özerklik ve Selahaddin Demirtaş’ın özgürlüğü vaatleri, Saeed Partisi taraftarlarının oylarını çekmeye yönelik popülist milliyetçi söylemler, göçmen karşıtlığı Zafer partili seçmenlerin desteğini kazanmaya yönelik duygular ve Rusya karşıtı söylemler. Yunanistan’ın desteğini almak ve dünya medyasının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik alenen düşmanca söylemlerine sahip çıkmak, Halkın Demokratik Partisi ittifakına rağmen Cumhur İttifakı’nın milli duruşunu taklit etmek, herkesi bir reklam kampanyasında birleştirmek.. .
Dolayısıyla millet ittifakının başarısızlığı sadece sosyal eksiklikten değil, aynı zamanda siyasi eksiklikten de kaynaklanmıştır. Barut olmadan savaş kazanılamayacağı gibi, CHP de siyaset yapmadan toplumsal açmazını aşamaz. Siyaset üretmeden farklı unsurları tek tek bir araya getirerek tutarlı bir bütün oluşturmak mümkün değil. Bunun yerine, kısa vadeli çıkarların çatışan bir yapısı oluşur.
Bu arada Cumhur İttifakı kapsamlı bir siyasi vizyon etrafında toplanmayı ve kendi politikalarını ortaya koymayı başardı. Çeşitlendirilmiş, bağımsız ve proaktif bir dış politika ve güvenlik doktrini vizyonu, altyapı ve savunma sanayilerinde büyük yatırımlar ile enerji sektöründe atılan önemli adımlar ve “Altyapı yatırımlarını tamamladık, şimdi yükseltme zamanı” sloganı milletin refah seviyesi” seçmenlerin çoğunluğunun desteğini aldı. Özellikle, gelir eşitliğini, gençler için nesiller arası adaleti, dijital devrim ekonomisi vizyonunu ve hukuk ile demokrasi ilişkisinde tamamlayıcı reformlar vaadini gerçekleştirmeyi amaçlayan politikalar, seçmenlerin büyük ilgisini çekti.
Buna karşılık muhalefet bloğu, ülkenin sorunlarını çözmek ve refahı artırmak için somut politikalar önermek yerine kendisini yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı çıkmak etrafında şekillendirdi. Seçim günü yaklaştıkça muhalefet partilerinin elindeki buzlar eridi. Siyasetten ve özden yoksun ve yalnızca şiddetli eleştirilere dayanan bir kampanya başarısızlığa mahkumdu.
Bu arada PKK, Gülen teröristleri ve dünya medyasının seçim sürecine dahil olması karşısında, Türkiye’nin elde ettiği kazanımları kaybetmenin tehlikelerinin farkında olan seçmen, vatansever bir tepki göstererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi vizyonunu sahiplendi. Millet İttifakı, bu seçim başarısızlığına tepki olarak, kampanyanın kalan 10 günü boyunca “Selahattin Demirtaş’a Özgürlük” ve “Osman Kavala’ya Özgürlük” gibi sloganları bırakıp, bunun yerine popülist milliyetçi söylemleri benimseme kararı aldı.
Daha önce seçmenlere kalpten sözler söyleyen koalisyon liderlerinin göçmen karşıtı söylemler benimsemesi, kalplerinin ne kadar çabuk soğuduğunu gösteriyor.
Abdullah, Amazon’u kapsayan bir muhabirdir. Daha önce teknoloji ve taşımacılık konularını ele aldı ve Uber’in finansmanı, kendi kendini süren araba programı ve kültürel kriz hakkında hikayeler çıkardı. Ondan önce finansta siber güvenlik konusunu ele aldı. Sarah’ın çalışmaları The Wall Street Journal, Bloomberg, Politico ve Houston Chronicle’da yayınlandı.