Türkiye: 200’den fazla siyasi tutuklu belirlenen sürenin ötesinde tutuluyor ve sayılar her geçen gün artıyor
Mahkum hakları aktivisti ve bir Kürt mahkumun kardeşi Mehme Borcibul, Cumartesi günü Media News’e Türkiye’deki Kürt siyasi mahkumlara yönelik fiili ölüm cezası olarak tanımladığı süregelen sorun hakkında konuştu. “200’ün üzerinde tutuklu var” [in Turkey] Bugün 30 yıllık cezalarını tamamladılar ama serbest bırakılmadılar.”
Borgibol, bu sorunun kökenlerini Kürdistan’da yoğun devlet şiddetinin yaşandığı 1990’lara kadar uzanıyor. “Özel savaş, çeteler ve devlet kontrolündeki paramiliter gruplar kavramları devreye sokuldu” dedi. Bu dönemde binlerce Kürt’ün ana hedef olan Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) mensup olup olmadığına bakılmaksızın tutuklanarak özel devlet güvenlik mahkemelerinde yargılandığını sözlerine ekledi.
Bourgebault, bu mahkumların çoğunun başlangıçta ölüm cezasına çarptırıldığını açıkladı. Ancak bu cezalar daha sonra siyasi baskı ve Türk siyasetindeki değişiklikler gibi çeşitli nedenlerle ömür boyu hapis cezasına çevrildi. Her ne kadar devlet güvenlik mahkemeleri ve ölüm cezası daha sonra kaldırılmış olsa da, “bunların hiçbiri [life] “Mahkumlar yeniden yargılandı, esasen müebbet hapis cezaları onaylandı.”
Borjibol’un aktardığı örneklerden biri şu anda hapishanede 33. yılını çeken Mohamed Safour’dur. Savour, yalan ifadeye dayanarak Temmuz 1991’de tutuklandı. Mağdur ailelerin şikayeti olmamasına, hatta kendisini temize çıkaran açık ifadelere rağmen ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Borgipol, “Devlet, pişmanlık göstermemesi veya hapishane kütüphanesini kullanmaması gibi nedenlerle serbest bırakılmasını engelliyor” dedi.
Bourgebault’a göre devlet, bu mahkumları gözaltında tutmak için nedenler bulmaya devam ediyor ve kendisinin uzun vadeli bir idam cezası biçimi olarak tanımladığı yöntemi aktif olarak uyguluyor. 30 yıllık cezasını tamamlayan tutuklu sayısının arttığını vurgulayan Erdoğan, “Bu 1990’lardaki politikaların devamıdır” dedi. [the effective time served under a life sentence in Turkey] Ama bunların salınımı artıyor.
Türkiye’nin önde gelen insan hakları gözlemcisi İnsan Hakları Derneği (İHD) Borcipol’ün dile getirdiği endişelerin yanı sıra, Adlandırılmış – Ülkenin yönetim ve denetim kurullarının kaldırılması. Bu kurullar, “iyi hal” konusundaki öz değerlendirmelere dayanarak en az 313 mahkûmun serbest bırakılmasının ertelenmesinden sorumluydu. Bu kurullar, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle oluşturulmuş olup, davranışa bağlı olarak tahliyeyi geciktirme veya reddetme yetkisine sahiptir. İHD’ye göre bu tür keyfi değerlendirmeler hem Türkiye Anayasası’na hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır.