Türkiye | Genel Kurul
Giderek karmaşıklaşan küresel sorunlara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın geleceğine dair bundan daha iyimser bir tablo çizmenin ne yazık ki mümkün olmadığını söyledi. Çatışmalarla, savaşlarla, insani krizlerle ve siyasi gerilimlerle baş etmek giderek zorlaşıyor. Suriye, Afrika ve Sahel’de vekalet savaşlarının aracı olarak kullanılan terörün, giderek hassaslaşan uluslararası güvenlik ortamına onarılamaz zararlar verdiğine dikkat çeken Erdoğan, terör örgütlerinin faaliyet alanlarının salgın gibi yayıldığını kaydetti. Üstelik son bir yılda yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi belirtileri endişe verici boyutlara ulaşırken, iklim değişikliği ve doğal afetler de insanların hayatında günlük bir gerçeklik haline geldi.
Türkiye’nin son dönemde büyüklük ve etkilenen alan açısından en büyük doğal afetlerden biriyle karşı karşıya olduğunu, 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Aynı şekilde Libya da fırtına ve sel nedeniyle büyük yıkıma ve büyük can kaybına maruz kaldı, 12 bin kişi öldü, binlercesi ise hâlâ kayıp. Türkiye, Libya’ya ilk müdahale olarak 3 gemi ve 3 uçağın yanı sıra 567 yardım personeli, yüzlerce araç, binlerce ton gıda, barınma ve sağlık malzemesi gönderdi. Ülkesindeki sivil toplum kuruluşlarının da kendi imkan ve kabiliyetleriyle bölgedeki yardım çalışmalarına katıldığına dikkat çekti. Bu çerçevede, küresel adaletsizliği ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliği gideren, barış, güvenlik ve istikrar üreten bir Türkiye vizyonunu detaylandırdı. Şöyle ekledi: “Tüm insanlığın yararına uluslararası bir düzen yaratma çağrımızdır.”
2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan kurumların artık günümüz dünyasını yansıtmadığını, Güvenlik Konseyi’nin artık dünya güvenliğinin garantörü olmadığını, sadece beş ülkenin siyasi stratejilerinin savaş alanına dönüştüğünü vurguladı. Barış ve istikrarı sağlamaya yönelik birçok girişimin öncü ülkesi olan Türkiye, BM Genel Sekreteri’nin barış için yeni bir gündem çağrısına büyük önem veriyor. Harekete geçmenin gerekliliğini vurgulayan Erdoğan, “Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana, savaşın galibinin olmadığı, barışın da kaybedeninin olmayacağı varsayımıyla Rus ve Ukraynalı dostlarımızı masanın etrafında tutmaya çalışıyoruz” dedi. Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü temelinde, diplomasi yoluyla savaşı sona erdirme çabalarını yoğunlaştırın.
Ülkesinin, Karadeniz Tahıl Girişimi aracılığıyla 33 milyon ton tahılın küresel pazarlara ulaştırılmasını garanti altına aldığını belirten Erdoğan, anlaşmanın hayata geçirilmemesinin dünyayı yeni bir krizle karşı karşıya bıraktığını söyledi. İhtiyaç sahibi ülkelere uzanan bu insani köprünün, Türkiye’nin yürüttüğü müzakerelerden fayda sağlamasını umduğunu ifade etti. Suriye’deki durumla ilgili olarak, ülkedeki insani trajedinin şu anda 13’üncü yılına girdiğini ve kökenleri veya inançları ne olursa olsun bölgedeki herkesin yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini söyledi. Krizin kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözümle sonlandırılmasının giderek önem kazandığını söyleyen Erdoğan, ülkesinde 14 milyon insanı etkileyen 6 Şubat depreminin yıkıcı etkilerinin Suriye’de de derinden hissedildiğini kaydetti.
“Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinde ama özellikle Suriye ve Irak’ta IŞİD ve benzeri örgütleri siyasi ve ekonomik çıkarları için cephe olarak kullananların ikiyüzlülüğünden bıktık ve bıktık.” Terör örgütlerine, paramiliter gruplara, paralı askerlere ve yerel unsurların vekalet savaşı aracı olarak kullanılmasına karşı uyarı. Bu arka plana karşı küresel bir yönetişim yapısının oluşturulması çağrısında bulundu ve “dünyanın beşten büyük olduğunu ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu” vurguladı. Ayrıca, artık birlik modeli temelinde gerçekleştirilemeyecek olan Kıbrıs sorununa adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması çağrısında da bulundu; Filistin halkına desteğini ifade etti; Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki görüşmelerin desteklenmesi; İnsani desteğe çok ihtiyaç duyan Afgan halkına destek verdiğini ifade etti.