Türkiye: “Hakaret” suçundan açılan ceza davası insan haklarını ihlal ediyor

0
Türkiye: “Hakaret” suçundan açılan ceza davası insan haklarını ihlal ediyor

9 Kasım’da yapılması planlanan duruşma öncesinde, 19. Madde, Ceza Kanunu’nun 125. maddesi kapsamında “hakaret” suçundan yargılanan sosyolog, aktivist ve yazar Veli Sağıliç’in Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi’ne bilirkişi görüşü sundu. Kod. Sosyal medya faaliyetlerine dayanan Türk ceza hukuku. Uzman görüşümüze göre, Sagiliç’e yöneltilen suçlamaların ifade özgürlüğüne ilişkin uluslararası ve Avrupa standartlarına ne ölçüde uygun olduğunu inceledik ve bunların insan haklarını ihlal ettiğini tespit ettik.

Nisan 2022’de savcılar Sagiliç’i Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca hakaret suçundan suçladı. Suçlamalar, Saçılık’ın X (eski adıyla Twitter) üzerinden 12 ve 15 Haziran 2020 tarihlerinde attığı iki tweet üzerine yapıldı. Saçılık’ın ilk tweet’i, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tiyatro salonuna saldıran yorumlarına ilişkin habere yanıttı. Oynar DevranSelahattin Demirtaş (Kürt yanlısı bir siyasi parti olan Halkların Demokratik Partisi’nin eski eş başkanı) tarafından yazılmıştır; İkinci tweet’te ise Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin aynı oyuna ilişkin yorumu eleştiriliyordu.

Uzman görüşüne göre 19. Madde, Sagilic’in tweetlerinin kamuya mal olmuş kişilere yönelik meşru eleştiri kapsamına girdiğini ve cezai kovuşturulmasının ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiğini doğruluyor. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 125/1 maddesinin kanunilik, gereklilik ve orantılılık kriterlerini karşılamaması nedeniyle uluslararası ve Avrupa insan hakları standartlarına uymadığını ve tamamen yürürlükten kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu hükmün muğlak ifadesi ve bireyin itibarından ziyade duygularının korunmasına odaklanılması, korunan ifadeye karşı ciddi bir suiistimal riski oluşturmaktadır.

Bilirkişi görüşünde Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nin davaya ilişkin müzakeresinde dikkate alması gereken başlıca hususlar şöyle sıralanıyor:

  • Uluslararası ve Avrupa insan hakları hukuku başkalarının itibarını korur, ancak bunu yalnızca ciddi zarara neden olan ifadelere karşı korur. Bu koruma şok edici, rahatsız edici veya rahatsız edici sözcük ve dilleri kapsamaz.
  • Siyasi ve kamusal yaşamdaki rolleri nedeniyle hükümet yetkilileri ve politikacılar, eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermelidir. Kamu tartışmaları veya kamu çıkarını ilgilendiren konularda sert bir dilin kullanılmasına izin verilebilir ve bu da beklenmelidir.
  • 125/1 maddesindeki sınırlamalar kanunilik gereklerini karşılasa ve meşru bir amaç gütse bile, cezai kovuşturma hiçbir zaman hakarete orantılı bir tepki değildir. Başkalarının itibarının korunması, cezai kovuşturma değil, medeni hukuk yoluyla ele alınmalıdır.
  • X hakkında ifade edilen görüşler nedeniyle uygulanan cezai yaptırımlar, yalnızca sanığı cezalandırmakla kalmıyor, aynı zamanda diğer bireylerin kamu çıkarını ilgilendiren konulardaki tartışmalara katılmalarını engellemesi nedeniyle Türkiye’deki ifade özgürlüğü üzerinde de caydırıcı bir etki yaratıyor.

19. madde, Sağılık hakkındaki tüm suçlamaların derhal düşürülmesini ve Türk Ceza Kanunu’nun kamu görevlilerine yönelik eleştiriyi ve demokratik katılımı adil olmayan bir şekilde sınırlayan 125/1 maddesinin yürürlükten kaldırılmasını talep ediyor.

Gönderimin tamamını okuyun

Uzman görüşünün Türkçe çevirisini okumak için tıklayın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir