Türkiye için stratejik önem “Kıtalararası”
[1945-1990yıllarıarasındaküreselekonomivesiyasetiderindenetkileyenSoğukSavaşikikutupludünyadaBatıbloğuileDoğubloğuarasındakibüyüksiyasiticariveaskerirekabetiyoğunlaştırdı
Siyasi olarak, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında, her iki bloğa da katılmamayı seçen ülkeleri çekmek için bir mücadele vardı. Ticari rekabet açısından, Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve COMECON, Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) karşı çıktı. Varşova Paktı askeri cephede NATO’ya karşı çıkmış, Kore ve Vietnam savaşlarında yoğun rekabet gözlenmiştir. Bu dönem boyunca Türkiye’nin konumu, Avrupa ile Ortadoğu arasında siyasi, ticari ve askeri boyutları kapsayan bir “stratejik köprü” olmuştur.
Türkiye, küresel ekonomik ve siyasi sistemdeki rolünün sınırlı sınırların ötesinde bir potansiyele sahip olduğunu fark ederek, kendisine biçilen rolü hiçbir zaman “uygun” olarak benimsememiştir. Sonuç olarak, 1950’den itibaren Türkiye, bu iki kutuplu dönemde, hayati ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurarak, güç merkezleriyle daha dengeli ve anlamlı ilişkiler kurmaya çalıştı.
Ne yazık ki, ülke defalarca Batı bloğunu yabancılaştırdığı görülen ve anti-demokratik olmakla suçlanmasına yol açan müdahalelerle karşı karşıya kaldı. 1960 askeri darbesi, 12 Mart 1971 askeri muhtırası, 1980 askeri darbesi, 28 Şubat postmodern darbesi ve darbe girişimi olarak kabul edilen 2007 muhtırası, Türkiye’nin küresel itibarına ciddi darbeler oldu ve birbirini izleyen darbeler oldu. sivil demokrasiye yönelik saldırılardır. Ne yazık ki bu olaylar Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda uluslararası arenada soru işaretlerine yol açtı.
Türk milleti bir daha olmaz dedi
Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasetinde demokrasiye sıkı ve derin bir bağlılık sergileyen ilk siyasi lider olarak konumu, ülkenin demokratik başarılarını korumaya yönelik sarsılmaz bağlılığını vurgulamaktadır. Türkiye cumhurbaşkanı, ulusun demokratik kültürü ve mirası için ayağa kalkarak güçlü ve kararlı bir liderlik sergiledi. Neyse ki bu kararlılık, FETÖ terör örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’da düzenlediği darbe girişiminin de büyük bir hüsrana uğramasına vesile oldu. Türk milletinin demokrasi savunuculuğunda sergilediği tarihi birlik, bu hain eylemi bertaraf etti. Türk demokrasisindeki bu dönüm noktası aynı zamanda Türk halkının ve ülkenin iş sektörünün 2003’ten beri benimsediği güvenin tazelendiğini de gösteriyor. Bu yeni güvenin arkasındaki itici güç olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında toplandılar ve bu uluslararası toplum için fazlasıyla açık hale geldi. Türkiye’nin artık Soğuk Savaş döneminde dikte edildiği gibi “dar görüşlülük” rolüyle sınırlı kalmaması mümkün.
Bugün Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki üretim, enerji, ulaşım, ticaret ve lojistik alanlarında çok yönlü işbirliği ağının vazgeçilmez ülkeleri arasında yer almaktadır.
Ayrıca başta Latin Amerika olmak üzere Kuzey Amerika ile yeniden geliştirilen ilişkiler ağı, Türkiye’nin insani ve ticari diplomatik becerilerini ticaret, ulaşım ve lojistikle tamamlayarak zenginleştirerek ülkemizi beş kıtada varlığını teyit eden bir “oyun değiştirici”ye dönüştürüyor. .
Dolayısıyla, enerji, savunma ve dijital teknolojilerdeki ulusal ve yerel gelişmeler dikkate alındığında, Türkiye’nin kıtalararası stratejik öneminin anlaşılması ve tanımlanması daha da önem kazanmaktadır. Bu nedenle, Yeni Asya, Gelişmekte Olan Afrika ve Latin Amerika gibi girişimler yoluyla Türkiye’nin kıtalararası siyasi, ekonomik, ticari, askeri ve istihbarat diplomasisini güçlendirmeye devam etme kararlıyız.