Türkiye ve Rusya, üç sıcak noktada hassas bir dengeyi koruyor

0
Türkiye ve Rusya, üç sıcak noktada hassas bir dengeyi koruyor

Türkiye ve Rusya, üç sıcak noktada hassas bir dengeyi koruyor

Sağdan Mevlüt Çavuşoğlu ile Sergey Lavrov Soçi’de buluşuyor, 29 Aralık 2020 (Reuters)

Son yıllarda, iki hırslı ülkenin çeşitli alanlarda işbirliği yaparak karmaşık ilişkilerinde fırtınaları atlatmasıyla, Ankara ve Moskova diplomasilerini yoğunlaştırdı. İşbirlikleri, üç büyük sıcak noktada çok hassas bir dengeye dayanıyor: Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ.
Suriye ve Libya, savaştan zarar gören ülkeler içinde uzun süredir devam eden güç mücadeleleri olarak görülebilir, ancak aynı zamanda daha geniş bir jeopolitik çatışmanın da parçası. Ancak uzun yıllardır donmuş bir çatışma olan Dağlık Karabağ, geçen yılın sonlarında kırılgan Türk-Rus ilişkileri listesine yeni bir konu olarak girdi.
29 Aralık’ta Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Rusya Ortak Stratejik Planlama Grubu’nun sekizinci toplantısı münasebetiyle Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüşmelerde bulunduğu Soçi’yi ziyaret etti. İkili ilişkimizin tüm boyutlarını değerlendireceğiz. Görüşmeden önce konuşan Çavuşoğlu, “Bölgesel konularda farklılıklar olmasına rağmen Rusya ile işbirliğimiz var.” Dedi.
Ankara ve Moskova’nın Suriye’de iki ayrı kampta bulunduğuna dikkat çekerken, Astana süreci çerçevesindeki işbirliğinin Anayasa Komisyonu toplantıları ile devam ettiğini sözlerine ekledi. Masadaki tek konu Suriye’nin yanı sıra Libya ve Dağlık Karabağ’ın da olacağını söyledi. Bu görüşmeyle iki dışişleri bakanı, Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin arasında üst düzey bir üst düzey Türk-Rus İşbirliği Konseyi’nin gerçekleştireceği cumhurbaşkanlığı zirvesinin önünü açtı.
En önemlisi, iki ülke Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ tiyatrolarındaki ikili ilişkilerini ve bölgesel işbirliklerini kapsamlı bir şekilde gözden geçirme ve diplomatik istişarelerini 2021-2022 planlamayı kabul etti.
Dağlık Karabağ’da çözüm bulunmasına rağmen, Ankara ile Moskova’nın aynı tarafta olmaktan uzak olduğu oldukça açık. İhtilaflı bölgeye odaklanan Ermenistan ile Azerbaycan arasında altı hafta süren savaş sırasında anlaşmazlıklar yaşandı. Çavuşoğlu-Lavrov görüşmesi, iki ülkenin Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasının uygulanmasını izlemek ve denetlemek için ortak bir merkez kurma çabalarını sonlandırdığı bir zamanda gerçekleşti. Şu anda Türkiye ve Rusya, katı ateşkesi ortaklaşa izliyor. Ankara, güçlerinin ilk grubunu Azerbaycan’ın Ağdam vilayetinin merkezindeki karakola gönderdi.
Dağlık Karabağ, Türk ve Rus güçlerinin ortak devriyelerde yer aldığı tek sıcak nokta değil. Ayrıca, stratejik M4 karayolu üzerinde Suriye’nin İdlib eyaletinde ortak bir devriye görevi yürütüyorlar. Türkiye ve Rusya, 2018’de saldırı eylemlerinin yasaklandığı İdlib konusunda anlaşmaya vardığından bu yana gerilim azaltma bölgesinde 1.300’den fazla sivil öldürüldü. İki ülkenin Suriye savaşında rakip partilere verdiği desteğe rağmen, iki tarafı bir çatışmaya doğru iten şiddetin tırmanmasının ardından geçen Mart ayında kuzeybatı İdlib bölgesindeki askeri faaliyetleri durdurma konusunda anlaştılar. Anlaşmanın bir parçası olarak, güçleri doğu-batı M4 karayolu boyunca ortak devriye gezerek her iki tarafta da güvenlik koridorları oluşturdu.
Libya’daki Türk dış politikasının bir de Rus boyutu var. Suriye’de olduğu gibi Rusya ve Türkiye bir yandan iş birliği yaparken, diğer yandan muhalifleri destekliyor. Ankara, Halife Hafter’in güçlerine karşı BM destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek sağlarken, Moskova, ikincisini Wagner Grubu’ndan paralı askerlerle destekledi. Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin ülkenin batısındaki birkaç şehri yeniden ele geçirmesinin ardından ülkede yeni bir satranç tahtası ortaya çıktı. Libya’daki durum, tünelin sonunda henüz ışığın görülmediği Suriye’deki durum kadar umutsuz.

Ankara ve Moskova, her iki tarafın bölgesel özlemlerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunan etkili bir çalışma yöntemi geliştirebildiler.

Sinem Cengiz

Ancak bu üç tiyatro, Türk ve Rus çıkarlarının çatıştığı tek bölge değil. İlişkideki diğer balık kılçığı Kırım’dır. Çavuşoğlu, Moskova ile bağları yeniden kurduktan iki gün sonra, Türkiye’nin Kırım üzerindeki Rus egemenliğinin tanınmaması konusundaki tutumunun değişmediğini söyledi. Bu yeni bir ifade değil. Moskova, Ankara’nın Kırım yarımadasındaki konumunun farkında ve konumunu teyit etmeye devam ediyor. Rusya cumhurbaşkanlığı sözcüsü Dmitry Peskov bile Kırım’ın Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilerde “büyük bir fark” olduğunu kabul etti.
Ankara ile Moskova arasındaki ikili ilişkiler, uluslararası ilişkiler akademisyenleri için istisnai bir vaka çalışması oluşturmaktadır. Uluslararası diplomasinin ince çizgisinde yürürken, kendi zorluklarıyla karşılaşan iki devlet arasındaki karmaşık etkileşime güzel bir örnek sağlarlar.
Rusya ve Türkiye’nin, her bir tarafın bölgesel hırslarının ve doğal çıkarlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunan etkili bir çalışma yöntemi geliştirmeyi başardığını söylemeye gerek yok. Libya ve Suriye’de devam eden işbirliğinin devam etmesi muhtemel olmakla birlikte, her zaman yeni bölgesel ve uluslararası zorlukların Türk-Rus ilişkilerini test etme riski vardır. Ankara ve Moskova’nın yeni meydan okumaların fırtınalarıyla nasıl yüzleşeceğini okumak için ABD ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ve Kürt sorununa odaklanılmalıdır.

  • Sinim Cengiz, Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkilerinde uzmanlaşmış bir Türk siyasi analistidir. Twitter: SinemCngz

Feragatname: Bu bölümde yazarlar tarafından ifade edilen görüşler kendilerine aittir ve Arab News’in görüşlerini yansıtmayabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir