Türkiye'de “radikal aşk” nasıl kazandı?
Bir demokrasi, güç kazanmak için korku ve ayrılık tohumları eken bir lider veya adayla karşılaştığında verilecek en iyi tepki nedir? Bu sorunun cevabını Türkiye'de Pazar günü gerçekleşen ve seçmenin korkunun tam tersini tercih ettiği muhteşem seçimlerde bulabiliriz.
Başta İstanbul ve başkent Ankara olmak üzere 35 belediyede yapılan seçimleri ülkenin ana muhalefet partileri kolaylıkla kazandı. Otoriter bir söylem ve eylemlerle 21 yıldır iktidarda olan popülist cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için bu büyük bir yenilgiydi. Seçmenler kötü ekonomiden kesinlikle Cumhurbaşkanı'nı sorumlu tutarken, aynı zamanda muhalefetin yönetim tarzını da desteklediler; bu yönetim, Sayın Erdoğan'ın destekçilerini dışlamak yerine tevazu ve saygıyla kucaklayan bir yönetim tarzıydı.
Bu kapsayıcı ve kutuplaştırıcı olmayan yaklaşım, ana muhalefet lideri İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun seçim sloganlarında özetleniyor: “Her şey güzel olacak” ve “Sevgi kazanacak.”
Veya eşinin büyük bir farkla yeniden seçilmesinin ardından sosyal medyada yaptığı paylaşımda olduğu gibi: “Sevgi ve nezaket kazandı.”
Sayın İmamoğlu'nun partisi merkez sol Cumhuriyet Halk Partisi, 2019'da “radikal aşk” adı verilen bir strateji benimsedi. Bu, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nden gelen nefret diline yanıt vermeden, Erdoğan'ın destekçilerinin temel endişelerini dinlemenin bir yoludur.
İmamoğlu seçim kampanyası sırasında “Bu sadece bir belediye başkanlığı seçiminden daha fazlasıdır” dedi. “Bu, tarihe zihinsel bir teslimiyettir.” İstanbul zaferinin ardından şunları söyledi: “Bu seçimlerle demokrasiyi içimizden çıkardık.”
Başkana gelince, partisinin kentsel alanlardaki önemli seçim kayıplarından sonra alışılmadık derecede pişman görünüyordu. Sayın Erdoğan, 2019'daki kayıplara verdiği tepkiden büyük bir değişiklik olan seçim sonuçlarına “saygı duyduğunu” ifade etti ve “özeleştiri” yapma sözü verdi. Belki de muhalefetin aşk taktiğini kullanması o kadar da radikal değildir.
Abdullah, Amazon’u kapsayan bir muhabirdir. Daha önce teknoloji ve taşımacılık konularını ele aldı ve Uber’in finansmanı, kendi kendini süren araba programı ve kültürel kriz hakkında hikayeler çıkardı. Ondan önce finansta siber güvenlik konusunu ele aldı. Sarah’ın çalışmaları The Wall Street Journal, Bloomberg, Politico ve Houston Chronicle’da yayınlandı.