Türkiye’deki yargı krizi derinleşirken Erdoğan Anayasa Mahkemesi’ne saldırdı
Editörün Digest’ini ücretsiz açın
Financial Times’ın editörü Rula Khalaf, bu haftalık bültende en sevdiği hikayeleri seçiyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yargı sisteminde kriz derinleşirken ülkenin İnsan Hakları Yüksek Mahkemesi’ni “birçok hata” yapmakla suçladı.
“Bu aşamada ne yazık ki Anayasa Mahkemesi peş peşe birçok hata yaptı. Erdoğan, Cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu bizi çok rahatsız ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanının Özbekistan’dan döndükten sonra yerel basına yaptığı açıklamalar, ülkenin en yüksek temyiz mahkemesi ile insan hakları konusunda karar veren Anayasa Mahkemesi arasındaki anlaşmazlığın ortasında geldi. Anlaşmazlık, ülkenin yargı sistemi ve hukukun üstünlüğüne ilişkin endişeleri artırdı.
Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz ay, mayıs ayında muhalefet milletvekili seçilen Can Atalay’ın tutukluluğunun “siyasi faaliyetlere katılma” hakkını ihlal etmesi nedeniyle tahliye edilmesi gerektiğine karar verdi. Ancak Çarşamba günü ayrı bir Yargıtay, alt mahkemelerden Anayasa Mahkemesi kararına yanıt vermemelerini istedi ve Cumhuriyet Savcılığı’na kararla ilgili cezai soruşturma başlatması çağrısında bulundu.
Erdoğan, “Yargıtay’ın aldığı karar asla göz ardı edilemez, ertelenemez” dedi.
Anlaşmazlık, Türkiye’nin en yüksek temyiz mahkemesinin, kamu yetkililerinin insan haklarını ihlal edip etmediği konusunda son sözü söyleyen Anayasa Mahkemesi’ne karşı hukuk, ceza ve idari davaları görmesine yol açıyor. Bu anlaşmazlık, Erdoğan’ın yirmi yıl önce iktidara gelmesinden bu yana kurumlar üzerindeki kontrolünü sıkılaştırdığı, Türk yargı sistemiyle ilgili ülke içinde ve dışında endişelerin arttığı bir dönemde ortaya çıkıyor. Hükümet ayrıca, hükümetin 2016’da Erdoğan’a karşı darbe girişiminde bulunmakla suçladığı ABD merkezli bir din adamıyla bağlantılı olduğunu iddia ettiği binlerce hakim ve savcıyı da tasfiye etti.
Türkiye’nin en büyük muhalefet partisinin lideri Özgür Özil, bu hafta Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’ne yönelik hamlesini adli bir “darbe girişimi” olarak nitelendirerek, “Sokaklarda direneceğiz, meydanlarda direneceğiz, meydanlarda direneceğiz. İktidara teslim olmayacağız.” Bu yasanın ihlalidir.”
Türkiye Barolar Birliği, Yargıtay’ın aldığı kararın “anayasal sistemi değiştirme girişimi” olduğunu belirterek, bunun “hukukun üstünlüğü yolunda bir dönüm noktası” olduğunu ifade etti. Örgüt, Anayasa Mahkemesi’ne yönelik şikayet dilekçesine imza atan ve istifalarını talep eden Yargıtay üyeleri hakkında ceza soruşturması başlatılması çağrısında bulundu.
Atalay, on yıl önce Erdoğan ve hükümetinin şiddetli tepkilerine yol açan Gezi Parkı gösterileriyle ilgili davalarda suçlanmıştı. Atalay geçen yıl hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Masumiyetini protesto etti.
Atalay, Mayıs 2023 seçimlerinde küçük bir sol muhalefet partisinin temsilcisi olarak seçildikten sonra tahliyesi için Yargıtay’a başvurdu ancak reddedildi. Ancak Anayasa Mahkemesi geçen ay Atalay’ın devam eden tutukluluğunun onun “seçimlere katılma ve siyasi faaliyetlere katılma hakkını” ihlal ettiğine karar verdi.
Yargıtay Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin bu davada karar verme yetkisinin bulunmadığını belirterek, karara destek veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Ankara Barosu avukatı Kerem Altıparmak, anlaşmazlığın “hukuki bir yanlış anlaşılma veya kanunun farklı yüksek mahkemeler tarafından farklı yorumlanması” olduğuna inanmıyor.
Altıparmak, “Bilmediğimiz bir sebep daha var” dedi.
Sonuçların Atalay davasının ötesine geçebileceğini ve insan hakları kurumu olan Avrupa Konseyi ile ilişkilere daha da zarar verebileceğini ekledi. Konsey, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Gezi protestolarında hükümeti devirmeye çalışmakla suçlanan bir başka kişinin serbest bırakılması yönündeki kararını görmezden gelme kararını şiddetle eleştirdi.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, yargı anlaşmazlığının “eşi benzeri görülmemiş bir kurumsal krize yol açtığını ve Türk yargısıyla ilgili yıllardır dile getirilen tüm endişeleri doğruladığını” söyledi. Avrupa Komisyonu bu hafta Türkiye’nin yargı reformu ve demokratik kurumları konusunda “geri adım attığı” konusunda uyardı.