Yunan gazeteciler, imha edilen kameralar için Türk diyanetini arıyor
Yunan foto muhabirleri Kyriakos Vinas ve Konstantinos Zelos ile gazeteci Viktoras Antonopoulos, Türk avukatları aracılığıyla Türkiye’nin dini otoritesi Diyanet’e kameralarının ve taşınabilir ekipmanlarının imhası nedeniyle dava açacaklar.
Türkiye’deki gazeteciler, 50.000’den fazla insanı öldüren ve milyonları evsiz bırakan ölümcül depremi haber yapıyorlardı. Üçü de serbest meslek sahibi ve Türk devletinden resmi basın akreditasyonuna sahip.
16 Şubat’taki gezileri, Türkiye’nin Hatay ilinin depremden zarar gören Narlıka ilçesindeki bir toplu mezarı ziyaret etmekti. Kendilerine bir Türk ve bir Alman gazetecinin bindiği başka bir arabayı takip etmelerini işaret eden Türk askerlerinin rehberliğinde, serbestçe fotoğraf çekebilecekleri bir alana gittiler.
Zelos, depremzedelerin gömülü olduğu meydana geldiğinde, meslektaşları onu arayıp bölgeye giremeyeceklerini söylediler. Daha sonra Diyanet çalışanı oldukları öne sürülen mavi ceketli iki kişi Zelos’tan kendilerini takip etmesini istedi.
“Beni bir ofise götürdüler. Orada cep telefonumla hiç fotoğraf çekmediğimi anlatmaya çalıştım. Fotoğraf makinemi ve cep telefonumu gösterdim. Bir süre sonra Türk meslektaşlarını getirdiler, Araçta bekleyen Kyriakos ve Viktoras. Türk meslektaşlarımız ekipmanlarımıza üç ay süreyle el koyacaklarını bildirdiler. Kameraları Kyriakos ve benden, Nikitas’ın cep telefonunu, Türk meslektaşlarından da drone aldılar” Zelos, BIRN’e söyledi.
“Mallarımızı imha etme kararlarında Yunanistanlı olmamızın hiçbir rolü olmadı. Nereden geldiğimize dair bir yorum bile yapılmadı. Üstelik Türk meslektaşlarımızın drone’unu da kırdılar.
Hukuk ve Medya Çalışmaları Derneği Eşbaşkanı avukatları Veysel Ok’un verdiği bilgiye göre, Diyanet çalışanı olduğu iddia edilen iki kişi, Türk güvenlik güçlerinin olayı izlediği sırada gazetecilere saldırdı.
Bu olay, Türk hükümetinin deprem felaketi sırasında gazetecilere yaklaşımının bir sonucudur. Pek çok gazeteci sadece işini yapmak istediği için saldırıya uğradı, tutuklandı ve bölgeden sürüldü.
Gazeteciler ve Meşe’ye göre, Diyanet çalışanları gitmelerine izin verdi. Türk gazeteciler, Yabancı Gazeteciler Sendikası ve diğer kuruluşlara hepsine bir çözüm bulma çağrısında bulundu. Yunanlılar da Yunan elçiliğini aradılar.
Yunan Büyükelçiliği ertesi gün onlara ekipmanlarının hala kazanın meydana geldiği yerde olduğunu bildirdi. Ancak gazeteciler onu almak için 120 kilometre yol kat ettiklerinde, 4.500 € değerindeki ekipmanlarının yok edildiğini gördüler.
Olayın ardından Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği Yunan gazetecilerle temasa geçerek resmi Türk Anadolu Ajansı AA’nın kendilerine yeni ekipman sağlayacağını bildirdi. Ancak Zelos, BIRN’e henüz bir şey almadıklarını söyledi.
Zelos, “Mesele sadece tazminat değil, bizi susturamazlar! Buna izin verirsek, basın özgürlüğüne karşı daha fazla olay olmaya devam edecek. Sorunu çözmeyeceğiz ama devam etmek zorundayız” dedi.
Hasar gören kamera ve diğer ekipmanların onların çalışma araçları olduğunu vurgulayan Avukat Hassan, “Özellikle bilgi edinme ve işbirliği özgürlüğünün çok önemli olduğu bir dönemde, hiç kimsenin gazetecilerin çalışma araçlarını imha etmeye ahlaki ve yasal hakkı yoktur.”
Peki, Türk mahkemelerinden “sorumlu Diyanet çalışanlarının tespit edilerek gazetecilere verilen maddi ve manevi zararların tazmin edilmesini” isteyeceklerini söylediler. Gazetecilik bir kamu hizmetidir ve kamu hizmetini aksatmak suçtur.
BIRN, Yunanistan’daki Türk Büyükelçiliği’nden görüş istedi ancak yayınlandığı tarihte bir yanıt almamıştı.